Yazarlar // 15 Mart 2023 Çarşamba 05:24
Ragıp GÖKER
Yeniden Refah Partisi'nin, kadına karşı şiddetin önlenmesine dair yasanın iptalini istediğine dair haberlerin bültenlerde yer aldığı gün, sosyal medyada Şili'de feminist kadınların gösterisini anlatan videolar dolanmaya başladı.
Kadına şiddet her toplumda uygulanıyor maalesef.
Ve fakat.
Kadına karşı şiddet ve cinayet vakaları en çok da bu coğrafyada görülüyor maalesef.
Buna ister ''Kader'' deyin.
Ya da inanç ekseni üzerinden değerlendirin ama bu durum, yaşadığımız coğrafya için utanılacak bir şeydir.
Coğrafyamızdaki yaygın inancın İslam olmasına rağmen durum böyle maalesef!
Ve fakat.
İnandığımız din olan İslam kadına karşı şiddeti lanetlemiştir.
Uygulamada farklılıklar görülse de gerçekler farklı şeyler anlatıyor.
Oysa İslam öncesi ki, biz ona ''Cahiliye Dönemi'' demişiz.
Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu
Dinimizin faziletleri anlatılırken böyle söylenmişti bize.
''Cahiliye Arapları’nda kız çocukları iki usulde öldürülüyordu. Bunlardan biri, hamile kadının doğumunu arazide yaparak çocuğun kız olması halinde onu kazdığı bir çukura kendi elleriyle gömmesi, diğeri ise genellikle altı yaşına girinceye kadar yaşamasına izin verilip daha sonra babası tarafından gömülmesi şeklindeydi.'' diye bir bilgi ye karşın, dinimizin kadınları koruduğu ve yücelttiği öğretilmişti bize.
Buna karşın, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin bu coğrafyada yaygın olmasını nasıl açıklayacağız.
Kimse bana ''Biz inananlar, kadına şefkatle yaklaşıyoruz'' demesin.
İstanbul Sözleşmesi niye vardı o vakit.
Yazan biz, ilk imzayı atan da bizdik ama sözleşmeden çıkan ülke de biz olduk ya neyse.
Kadını şiddete karşı korumak için kanun bile çıkarmışız.
Hala da yürürlükte o kanun.
Ve fakat.
Dini referans aldığını iddia eden bir siyasal oluşum olan Yeniden Refah Partisi, iktidardaki AK Parti ile birlikte Cumhur İttifakı'nda olabilmenin şartı olarak 6284 sayılı kadına karşı şiddetin önlenmesine dair yasanın iptalini öne sürmüş.
Ve yine dini referansları sıkça ileri süren AK Parti'nin Genel Başkan Yardımcısı Binali Yıldırım da bu teklife ''Mümkün'' şeklinde yaklaşımda bulunmuş.
''Kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyorlardı'' şeklindeki bilginin yanı sıra, cahiliye devrinde kadınlar, akıllarıyla değil sadece duygularıyla hareket eden varlık olarak kabul edilirdi. Bu dönemde erkekler ailenin yöneticisi ve sorumlusu durumunda olup kadınlar ise erkeklerin gözetimi altında hayatlarını geçirmek mecburiyetindeydiler şeklinde bir bilgiyle tanımlandığını da biliyoruz.
6284 sayılı kanunun iptaliyle o devre özenildiğini düşünmüyorum elbette ama İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından bu yasanın iptal edilme isteğine de bir anlam veremiyorum.
Oysa ne diyor ve neyi amaçlıyor 6284 sayılı kanun:
Şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişilerin korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi olarak belirtilmiştir.
Kadına karşı şiddetin önlenmesini amaçlayan bu yasanın ittifak edebilmek için kaldırılmasının istendiği gün Şili'de feministlerin gösterilerine ait video dolanmaya başladı sosyal medyada.
Şilili kadınların ''Sizler tecavüzcüsünüz'' şeklindeki suçlamasıyla başlıyor video.
''Ataerkil toplum yargıç olmuş ve bizi doğduğumuz için suçluyorlar. Cezamız ise sizin görmediğiniz şiddet ve kadın cinayetleri'' diye devam ediyor.
Şilili kadınlar Dünya Kadınlar Günü’nde, bütün dünyanın ilgisini çeken o danslı protesto eyleminde katillerin serbest kalmasından yakınıyorlar.
Polisten yargıca ve hatta ülkenin yöneticilerine kadar herkesi suçluyorlar ama ne biber gazına maruz kalıyorlar ne de şiddete uğruyorlar.
Oysa Şili, CİA'nın organize ettiği suikast sonucu öldürülen Salvador Allende hükümetini deviren Cuntacı General Pinochet'in, 17 yıl süren askeri darbe dönemi boyunca büyük acılar çekmiş bir ülkeydi.
Uygun bir örnek değil elbette ama ''Her şerde bir hayır vardır'' diye söylenir ya.
Şili, cezaevlerinde işkenceler ve ölümlerle geçen o cunta dönemlerinden gereken dersi çıkarmışa benziyor.
Ülkem de, askeri darbelerle oluşan cunta dönemlerinde büyük acılar çekti.
Ülkemin de cuntacılar döneminde yaşananlardan gereken dersleri çıkardığını söylemek isterdim ama daha birkaç gün önce kadınlar gününü Taksim'de kutlamak isteyen kadınların biber gazıyla püskürtülme girişimini görmüş olmanın şaşkınlığının etkisiyle bu soruyu ''Evet'' diyerek cevaplayamıyorum maalesef.