Önce İstatistik nedir sorusunu kendimize sorarak başlayalım. İstatistik nedir sorusunu kendimize soralım ve bilip bilmediğimizi öğrenelim. Sonra da gerçekleri görelim. İstatistik nedir? Vergi, yargı, sanayi ve tarım üretimleri, nüfus, hastalık vb. gibi belli alanlardaki bilgileri, olguları, bir sonuç çıkarmak gereğiyle, yöntemli bir biçimde toplayıp sayılar halinde gösterme işidir istatistik.
Bu böyle yapılabiliyor mu Türkiye’de gerçekten? Sonra bir soru daha soralım kendimize. Türkiye’de bir kurum var ve bunun adı da Türkiye İstatistik Kurumu’dur yani TÜİK. Bu kurum gerçekten rakamları doğru mu topluyor ve çıkarıyor, bölüp çarpıyor ve maaşlarımızın nasıl düzenleneceğini hesaplıyor mu, Enflasyonun ne düzeyde olduğunu rakamlara göre mi belirliyor yokta İktidarın istediği gibi mi?
Türkiye’de istatistik “yanlış rakamların doğru toplanması” olarak belirleniyor, çünkü yönetenler böyle istiyorlar. Çünkü iktidarın işine geliyor her zaman rakamların düşür gösterilmesi. Oysa vatandaşlar olarak bizler istatistiğin gerçek rakamlarının hangi düzeyde olduğunu yaşayarak öğreniyoruz.
Türkiye’de İstatistik rakamlarının doğru işleyebilmesi ve gerçek rakamları açıklayabilmesi için önce bağımsız olmalıdır, TÜİK Başkanı iktidar tarafından belirlenip atanmamalıdır. Kurumun başkanı bağımsız değilse kurumun da bağımsız olması elbette düşünülemez.
Yüksekokula yani Üniversiteye gidenler bilirler bunları, gitmeyenler ise muhasebeci yanında çalışanların istediklerini yapmak durumunda kalırlar, çünkü onların dertleri de koltuklarını korumaktır. Koltuk korkusu olan ülkelerde istatistik rakamlarının doğru olduğunu bırakın söylemeyi düşünmek bile rahat değildir.
Türkiye’nin bütün konularda olduğu gibi yönetemeye talip olanların hepsinin önce okudukları okulların diplomalarını göstermeleri ve seçim öncesinden kurullara teslim etmeleri gerekecek duruma gelmelidir.
Kurumların başına gelenler ve siyaseten getirilenler de başlarındaki liderlere göbekten bağlı olmamaları şarttır.
Milletvekili olacak olanlar, Belediye Başkanı olacak olanlar parti liderinin iki dudağı arasından çıkacak kelimeyle belirlenmemelidir. Çünkü isimleri genel başkanlar tarafından belirlenecek milletvekillerinin Genel Başkanların sözlerinden dışarı çıkmaları düşünülemez. Yıllardır, izlerim bu politika denilen işi, liderlerin sözlerinden çıkma lüksünü gösterip kendi düşünceleri doğrultusunda yapan kimseyi görmedim henüz.
MİLLETE DÖNECEK OLANLAR
Bir tartışmadır gidiyor. Erken seçim mi yapılacak yoksa seçim zamanında mı gerçekleştirilecek? Bu sorunun yanıtı, şunun şurasında en geç bir ya da iki yıl içinde bulunmuş olacak.
Seçim erken de yapılsa zamanında da yapılsa değişmeyecek bir gerçek var. Bunu bu günden görebilmek için kâhin olmaya da gerek yok.
Gerçek şu: Yapılacak bir seçimde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki üyelerin yarısına yakını, herhalde o kutsal çatının içine seçim sonrası sadece eski milletvekili sıfatıyla zati eşyalarını toplayabilmek amacıyla girebilecek.
Yani, iktidardaki AKP’nin bu günkü sandalye sayısını tutturabilmesi gibi bir mucizenin gerçekleşmesi durumunda bile, meclise girecek milletvekillerinin tamamı bu dönemdekiler olmayacak. Örneği Samsun’dan verelim. AKP’nin Samsun’dan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne göndereceği sayı düşecek.
Sorarım size AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan bu milletvekillerinden kaçını yeniden listeye alacak?
Eğer yeni isimler listede yer alacaksa mevcut milletvekillerinden bazıları listeye giremeyecek demektir. Soru, Samsun’da kimlerin yeni listede yer bulacağı, dolayısıyla hangi milletvekillerinin önümüzdeki seçim sonrası sine-i millete dönecek olduğu şeklindedir. Elbet sadece AK Parti değil, CHP ve yeni kurulan siyasi partiler için de geçerlidir bu soru. Bir de yeni kurulacak olan siyasi partilerin sahada “Başkanlık Sisteminden” ayrılıp ayrılmayacaklarını şimdiden halka gerçek olarak söylemeleri şarttır.
GÜNÜN SÖZÜ
Olgun bir adamı dost edinmek isterseniz eleştirin, basit bir kimseyi dost edinmek isterseniz övün. (Nelson)