Kim düzenledi, neden düzenledi, beni hiç ilgilendirmiyor. Önce "etkinliktir Samsun'un adı geçiyor ya" diye düşündüm. Varsın olsun dedim kendi kendime. Ancak sonradan öğrendim ki kazın ayağı öyle değil. İstanbul'da "Samsun Günleri" adı altında hiç de hoş olmayan işler gerçekleşmiş.
Bunlardan sadece bir tanesini sizlere aktarmaya çalışacağım.
Feshane dedikleri yerde düzenlenen Samsun Günleri'ne çeşitli belediyeler, çeşitli kurum ve kuruluşlar katılmış. Katılımcılar arasında Samsun Valiliği de yerini almış.
Buraya kadar olanlar gayet normal.
Dedik ya Samsun Valiliği e yer almış orada. Hem de simit yapıp satan bir özel teşebbüsün standında yer bulabilmiş kendisine.
Ayıptır.
Ayıp olan, orada Samsun simidinin tanıtılması değil, koca Samsun Valiliğinin özel teşebbüs standına sığınma gibi yerleştirilmesidir.
Ben görmedim ve görenlerin dile getirdiklerini sizlere aktarıyorum.
Bir yetkili çıkar "Hayır Valilik özel teşebbüsün standında sığınma gibi değildi" derse bir sözüm yok.
Sözüm ona Samsun Valiliği "Samsun simidini tanıtmak için" o standa yer almış.
Yok ya...
Samsun ne zaman "Simit kenti" oldu da haberimiz yok.
Sağlık kenti dediniz inandık göründük, Turizm kenti dediniz inandık göründük. Ancak Simit kenti demenize inandıramazsınız.
Dün pideydi, bugün simit...
Biraz ayıp olmuyor mu?
Samsun Günleri'ni, iyi yapmayacaksanız yapmayın.
Devletin kurumları; sizler de kendi standınızı oluşturmadığınız yere lütfen katılmayın. Çünkü Samsun'u ve kurumlarını küçük düşürmeye hakkınız da yok, yetkiniz de...
BU YOL KİMİN?
Samsun'da Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun yurtlarının yan tarafından yukarıya doğru bir yol gidiyor.
Hani DSİ şube müdürlüğü var ya oradan işte.
Aylardan beri, belki de yıllardan beri oradaki yol çukurlarla dolu.
Büyükşehir Belediyesi mi yapacak orayı, yoksa Atakum Belediyesi mi?
Ben o yolu Büyükşehir Belediyesi'nin yapacağını biliyorum da şakacıktan soruyorum.
Çileyi çeken vatandaş oluyor.
Atakum Belediye Başkanı Sayın Metin Burma gaza gelir de belki o yolu yapıp vatandaşın çile çekmesini önler diye yapıyorum bunu da...
SIĞINMACILAR VE TÜRKİYE
Kilis'teki Öncüpınar sınır kapısına kadar gidip orada gördüklerimi daha önce sizlerle paylaştım, bir hafta önce.
Sınıra kadar gidip karşı tarafa geçemedim.
Sınırın bizden tarafta olanları yazdım.
Konteynır kentte 15 bin kişi kalıyor. Kamptan çıkıyorlar, Kilis'e gidiyorlar, geziyorlar tozuyorlar. Ne yapıyorlar belli değil.
Belki bilen biliyor da!!!
O gün de sormuştum kendi kendime, "bu kadar serbestlik neden?" diye.
Bir anlam verememiştim.
Düşünebiliyor musunuz, Türkiye'de şu anda 200 binin üzerinde sığınmacı olduğu söyleniyor.
Bir zamanlar Irak'ın kuzeyinden de Türkiye'ye 500 bin dolayında sığınmacı gelmişti.
Türkiye'de yer yerinden oynamıştı. O günden sonra Irak'ın başına gelenleri hatırlamak bile istemiyorum. Suriye'nin sonu da Irak'a benzer mi?
Ben bu soruya bugün cevap veremiyorum.
GÜNÜN FIKRASI
Temel ile Dursun küsmüşler.
Temel bir gün kasabaya keçisini satmaya gitmiş.
Tesadüf bu ya, Dursun ile karşılaşmış:
-Haçan, bu eşekle nereye cideysun?
Bunu duyan Dursun Temel'e:
-Ula görmey misun, o eşek deyildur. Keçidur keçi!
Temel hemen cevabı yapıştırmış:
-Ula ben sana demeyrum keçiye deyrum daaa!
GÜNÜN SÖZÜ
Karanlığa küfredeceğine bir mum yak...Konfiçyüs
DUVAR YAZISI
Herkes iyiliğimi istiyor... Vermeyeceğim işte!!!