Bugün Ramazan Bayramı, çocuklar için ise şeker bayramı. Ancak bu byramı maalesef yine pandemi kuralları altında geçireceğiz. İktidar tarafından alınan karar sonucu evimize kapanacağız, büyüklerimizin ziyaretine gidemeyecek, ahirete göç etmiş olanlarımızla mezarlarına gidip dertleşemeyecek ve okuyamayacağız.
Peki mutlu bir bayram mı geçireceğiz? Hiç sanmıyorum. Çünkü Türkiye’nin şirazesi kaymış vaziyette. Yelken direği fırtınadan kırılmış ve kapıldığı dalgalarla nereye doğru sürüklendiği belli olmayan bir ummanda yol alıyoruz. Ekonomimiz dip yapmış durumda, vatandaşın büyük bölümü evine ekmek getire bilmenin yollarını ararken Sarayda yaşayanlar kuş sütü kuru üzüm besleniyorlar.
Mutlu Bayramlar parası olanlara. Garibanlara ise hüzünlü bayramlar başladı bugün. Pandemi kısıtlamaları nedeniyle kimse kapısına gelecek ve kendilerine en azında şeker tutacağınız çocukları beklemesin. Beklemesin çünkü vatandaşın ağzının tadı kalmadı. Zaten geçinmekte zorlanan vatandaş bir de İstail’in terörünü konuşuyor. Müslümanlar ayakta ancak Arabistan’dan ses yükselmiyor. İsrail terörö sadece Türkğye’yi mi vuruyor acaba? İktidar sesini tam da yükseltemiyor. Hükümet olarak İsrail’e Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan acaba neden Davos’ta yaptığı gibi 'one minute' demedi bileniniz var mı?
Ben bilmiyorum. Bildiğim tek konu kendi kendime bir protesto başlattığımdır. İsrail mallarını bundan böyle protesto ediyor ve hiçbirini kullanmayacak hiçbir gıda maddesini almayacağım.
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ
Karadenizli Temel ile Cemal tatile çıkarlar. Karadeniz’in bir yerinde kamp kurarlar. Geçen yıl kavga ettikleri hippiler de orada oldukları için biraz keyifleri kaçar ama pek umursamazlar.
Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip bir şişe de şarabı devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Cemal uyanır ve Temel'i de dürtükleyip uyandırır. Temel uyku sersemidir;
"Ne oldi? Ne isteysun?"
"Ula Temel, yukarıya bak ve bağa ne körduğuni söyle."
Temel gökyüzüne bakar ve cevap verir:
"Ha punun içun mu uyandirdun penu?. Paktum iste. Milyonlarca yılduz göreyrum...Işıl ışıl parlayan milyonlarca yilduz..."
Cemal tekrar sorar:
"Peki, bu sana neyi göstereyur?"
Artık iyice uykusu kaçan Temel biraz düşünür ve filozofça cevap verir:
"Teolojik olarak Tanrunun kudrettuni ve kendu acizluğumuzu göreyrum. Felsefi olarak, evrenun sonsuzluğuni ve onun karşısındaki önemsizluğuimuzu goreyrum. Astronomik olarak galaksilerun, yılduzlarun, gezegenlerun varlığınu goreyrum. Meteorolojik olarak pucun havanun cok güzel olacaguni goreyrum. Yilduzlarun konumuna bakarak da gecenun köru ve saatin 3 olduğunu, penu lüzumsuz yere uyandirduğunu goreyrum... Niye sordun ha bunlari bağa? Ha sana neyi gosterur?"
Cemal cevaplar:
"Ulan hiyar, çadurumuzi çalmuşlar, çadurumuzi..."
Tam da bu Temel fıkrasında olduğu gibi km olduğunu blmiyorum ancak birileri geleceğimizi çalmış durumda. Vatandaşın alım gücü düşmüş, evine ekmek görüremeyenler ve semt pazarlarında akşam saatlerinde atıkları toplayıp günlerini geçirenleri görüyorum.
Siz neyi görüyorsunuz? Durumunuz nasıl, cebinizde para var mı, bir ay sonrası için plan yapabiliyormusunuz yoksa “yarın ne yiyeceğinizin” derdindemsiniz?
GÜNÜN SÖZÜ
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. (İmam-ı Gazali)