Yazarlar // 12 Mayıs 2016 Perşembe 00:00
Ragıp GÖKER
Batı Trakya Türklerinin dini liderlerinden İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, Balkan Türkleri Derneğinin davetlisi olarak dün Samsun’daydı.
Mübadil torunu olmanın verdiği heyecanla, Samsun Balkan Türkleri Derneğinin facebook hesabındaki ’’İskeçe Müftüsü Ahmet Mete derneğimizi ziyaret edecek’’ şeklindeki paylaşımını görünce, soluğu dernek binasında aldım.
Batı Trakya’da Türklerinin Lozan’da teminat alına alınmış hakları olmasına rağmen soydaşlarımızın Yunanistan hükümetiyle sorunlar yaşadığını biliyorum.
Müftünün dernek üyeleriyle sohbeti bitince, serde solcu olmanın da heyecanıyla ‘’Solcuların iktidar olmasıyla Yunanistan hükümetinin soydaşlarımıza tutumu değişti mi?’’ diye sordum.
Bir sordum bin işittim.
İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’nin söylediği biçimiyle aktarıyorum, SYRIZA, Yunanistan’da hükümetin büyük ortağı olacak çoğunluğu elde etmiş ama iktidar olamamış.
‘’Yunanistan ‘Derin Devleti’, bize karşı tutumun değişmesine izin vermiyor ve bizi hala yok sayıyor’’ diyor Müftü Ahmet Mete.
İskeçe Müftüsü, Yunan yetkililerindeki, benim de bir yerlerden aşina olduğum ‘En iyi Türk, ölü Türk’ anlayışının hakim olduğunu söyleyince, tüylerim diken diken oldu.
Kafatasçı anlayışı asla kabul edemem.
‘’Yaratılanı severiz, yaratandan ötürü’’ özdeyişine inanmışız.
İnsanları, ırkına ve inancına göre tasnif etmeyi de kabullenemem.
Benim için iyi insan veya kötü insan vardır.
İyi insan topluma faydalı olur, kötü insanın ise herkese zararı dokunur.
Biz şu sıralar, Kilisleri falan onarıyoruz ya.
Ki;
Doğrusu budur.
‘’Bizim bu jestimizin, Batı Trakya Türklerinin ibadet etme serbestisine olumlu etkisi oldu mu?’’ diye sorunca da, Müftüden ‘’Buradaki Gayri Müslimleri kıskanıyorum’’ cevabı alıyorum ve bizim jestimizin bir işe yaramadığını anladım.
Yedi Düvele karşı verdiğimiz ve kazandığımız Ulusal Kurtuluş Savaşından sonra Lozan’da imzalanan barış anlaşmasıyla Yunanistan’daki Türkler ile buradaki Rum’ların mal ve can emniyetleri teminat adlına alınmıştı.
Din temelli, 1924 mübadelesinden sonra Yunanistan’da çok sayıda soydaşımız kalmıştır.
Ama Yunan Hükümetleri, ‘Yunanistan’da Türk yoktur, Müslüman azınlık vardır tezini’ resmi görüş olarak kabul ediyor.
Bu nedenle Batı Trakya’daki soydaşlarımız yok sayılıyor.
Gerek Lozan’da ve gerekse 1920 yılında varılan mutabakata göre Batı Trakya Türkleri dini liderlerini, yani müftülerini seçme hakkına sahiptir.
Yunanistan 1990 yılında çıkardığı bir yasa ile uluslararası anlaşmalarla teminat altına alınan bu hakkı ihlal ederek, soydaşlarımıza baskı ve zulüm uygulamaktadır.
Soydaşlarımız buna direniyor, Yunan Hükümetinin müftü atamasına rağmen, Batı Trakya Türk Toplumu hala kendi müftülerini seçiyor.
Soydaşlarımızın 1991’de seçtikleri, Mehmet Emin Aga’nın 2006 ‘daki ölümünden sonra İskeçe Müftüsü seçilen Ahmet Mete, Batı Trakya’da müftülerin, dini görevlerinin yanı sıra, toplumsal fonksiyonlarının bulunduğunu da söylüyor.
O nedenle İskeçe Müftüsü Ahmet Mete, soydaşlarımız adına çok zor ama bir o kadar da önemli bir görevi üstlenmiş bulunuyor.