Dünkü yazımda, cemiyetimizin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle ''Basın Emek'' ödüllerini dağıttığı ve benim de bir plaketle hatırlandığım günün sabahında, bir grup işadamlarıyla birlikte geleneksel hale getirilen 'Cumartesi Buluşmalarına' Fahrettin Ulusoy tarafından davet edildiğimi yazmıştım biliyorsunuz.
Yazı da bu türden toplantıları önemsediğimi de dile getirmiştim.
Cumartesi toplantılarını, benimde yazdığım gibi olumlu bulanlar da vardı, ''Onlar her devrin adamdır, o toplantılardan bir sonuç çıkmaz'' diyenler de oldu.
Samsun’un 'Ortak Aklıl' üretme de kabızlık yaşadığını bilmeyen yoktur.
Dün de belirttiğim gibi, ortak aklın üretilememesi dahası, Samsun'un ''Akil İnsanları'' arasından lider, ya da lidercikler çıkarılmamasının sonucu olarak, güç birliği gibi bir oluşum yaratılamamıştır.
Rahmetli Adnan Sakoğlu'nun TSO Başkanı olduğu dönemde Samsun limanının özelleştirilmesi gündeme gelmişti.
TSO öncülüğünde bir grup iş insanı limanı almak istemişti.
Olmadı tabi.
Gelemen'e de talip olunmuştu bir ara.
O da olmadı.
Bireyci bir şehiriz bunu kabul edelim.
Bu şehirde birçok insan bir birinin kuyusunu kazar.
Kendimize bile itiraf etmekten çekindiğimiz bu durum Samsun'un en büyük problemlerinden biridir.
Fahrettin Ulusoy, ''Yarın sabah kahvaltıya bekliyoruz'' dediğinde, ''Neden ben?'' diye sormadan katılmayı kabul etme nedenim budur.
Fahrettin Ulusoy, ''Biz burada sadece sohbet ediyoruz, haftanın yorgunluğunu atıyoruz, başka bir amacımız yok.'' dese de ve hatta adı ''Cumartesi buluşmaları'' olsa da bu türden oluşumları önemsiyorum.
'Şehrin Dinamikleri' olarak gördüğüm iş insanları, zamanı doğru kullanmanın, parayı doğru kullanmak kadar önemli olduğunu bilirler.
'Lay loy lom'la zaman öldürecek insanlar değildir hiç biri.
Nitekim benimle birlikte Eski Samsun Emniyet Müdürü Vedat Yavuz, Emekli Vali Yardımcısı Faruk Necmi Kurt, Emniyet Müdürü Ömer Urhal ile İş insanı Burhan Erçal'ın konuk olduğu bu haftaki Cumartesi buluşmalarının ev sahipliğini Ümit Safi üstlenmişti ki, her hafta bir başka iş insanı organizasyona ev sahipliği yapıyor.
Ümit Safi’nin Yönetim Kurulu üyesi olduğu Safi Kömür, İstanbul kökenli bir şirket olarak bilinir.
Firma, kömür ticareti yaparak büyümüş.
Kömür ticaretinin yanı sıra Derince limanının iletme hakkını da satın alan firma, Çorum Şeker'i de bünyesine katarak yaklaşık 3 bin kişiye iş verir hale gelmiş.
Samsun Eski Jandarma Alay Komutanı iken Şırnak'a tayininden sonra Tuğgeneralliğe terfi eden ancak bu görevdeyken emekli olan Tuğgeneral Ercan Yasin, Samsun'u o kadar sevmiş olmalı ki, aslen Kırklareli nüfusuna kayıtlı olmasına ve bütün yakınlarının orada yaşıyor olmasına rağmen Samsun'dan ev alarak şehrimize yerleşmiş.
Cumartesi buluşmalarının da daimi üyesi olmuş.
Bu türden oluşumları önemsiyorum, buna rağmen, bu oluşumlara ''Havanda su dövmek'' gibi algı uyandırdığı için ''Buradan bir şey çıkmaz'' diye eleştiri getirenlere de hak veriyorum elbette ama ben umudumu hep taze tutmaya çalışacağım.
Belki o zaman gerçekten 'Büyükşehir' oluruz.
Neden böyle söylüyorum.
İki önemli akarsuyun denize döküldüğü havzada bu ülkenin en verimli iki odasına sahip olmamıza rağmen, aramızda ''Samsun tarım şehridir'' diyebilen biri var mı acaba.
Sanmıyorum.
Tarım şehri olmadık ama ''Samsun bir sanayi şehridir'' diyebilen biri çıkar mı bu şehirde.
Bunu da sanmam.
Muammer Güler zamanı mıydı, yoksa Mustafa Demir'in vali olduğu dönem miydi tam olarak anımsayamadım ama Samsun için 5 milyar dolarlık ihracat hedefi konmuştu ki o sıralarda Samsun'dan yapılan ihracatın toplamı 400 milyon dolar seviyesindeydi ancak.
Gerçekçi olmadığı kısa sürede anlaşılınca hedef, 1 milyar dolar olarak güncellenmişti.
1 milyar dolar hedefi geçen yıl itibariyle aşıldı çok şükür.
Bununla övünüyoruz ama sanayileşmeye daha önceleri başladığımız Gaziantep'in geçen yılki ihracatı 10 milyar doları aşmış.
Gaziantep 2022 yılı hedefini ise 13 milyar dolar olarak açıklamış.
Gaziantep’in gerçekleştirdiği 10 milyar dolarlık ihracatın 10'da birine denk gelen 1 milyar doları aşmış olmaya sevinelim tabii ki, çünkü son 5 yılda 400 milyon dolar bandından 1 milyar dolar bandına ulaşmak iyidir elbette.
Ve fakat.
Ne satıyoruz bu da önemli bence.
İhraç ürünlerimiz arasında en çok demir- çelik ve buna bağlı ürünler var.
Fındık da önemli bir ihraç kalemimiz.
Fahrettin Abi alınmasın ama ihraç ürünlerimiz arasında un ve unlu mamuller önemli bir kalem tutuyor.
Rusya'dan satın aldığımız buğdaydan un yaparak bunu aralarında Rusya’nın da olduğu ülkelere satmak büyük bir başarıdır ve bu başarı da Ulusoy Un'un payı büyüktür ve bunun için Ulusoy Un'un yönetici ve çalışanlarını elbette kutlarım ama bir taraftan da ''Bu şehir nasıl ayakta kalacak?'' diye de soruyorum açıkçası.
Ve herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerektiğine inanıyorum.
İhraç ürünlerimiz arasında bir zamanlar istihdama büyük katkı sağlayan tekstil ürünleri neden yok mesela.
Bunu soruyor muyuz kendimize.
Şehir büyüyor, sorunlar da büyüyor haliyle ve bu devranın böyle dönmeyeceği de anlaşılıyor.
''Çözüm nedir?'' diye soracak olursanız.
Cevap basit:
Çare üretmektir.
Üretimi artırmanın tek koşulu da şehre yeni iş alanlarının kazandırılmasıdır ki bunu yapmanın en kestirme yolu da güç birliklerini oluşturmaktan geçiyor.
Cumartesi buluşmaları gibi oluşumları önemseme nedenim de budur aslında.