Oyumuzu kullandık.
Yani vatandaşlık görevimizi yerine getirdik.
Oyunu kullanarak Milli İrade’nin oluşmasında katkısı bulunan herkese şahsım adına teşekkür ediyorum.
***
Seçim öncesi birçok anket şirketinin anket sonuçlarını inceledim.
Anketler ile sonuçları karşılaştırdığımızda tüm anket şirketlerinin çuvalladığı çok net…
Hatta seçim yasakları sırasında açıklanan sonuçlar da bile çuvallamışlar.
Çuvallayan bu anketler demek ki sadece iradeyi manipüle etmeye yaramış görünüyor.
***
Ülke genelinde sonuçları incelediğimizde ilginç tespitler ortaya çıkıyor;
2010 Referandumu ile 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonuçları itibariyle birbiriyle benzerlikler arz ediyor.
Hatta Demirtaş’ın oylarını orantısal olarak EVET-HAYIR’a dağıttığımızda neredeyse aynı sonuç çıkıyor.
Yani her iki seçimin organik yapısı birbirine denk gibi…
Her iki seçim-sonuç haritasını yan yana koyduğumuzda temel farklar şöyle;
Ayrılıkçı zihniyette olan ve pkk’nın sözcülüğünü yapan Demirtaş’ın çoğunluk oylarını almış olduğu doğu illerinde 2010 referandumunda Tunceli hariç EVET oyu çıkmış.
2010 referandumunda HAYIR oylarının fazla çıktığı Artvin, Bilecik, Uşak illeri 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan çoğunluk oylarını almış.
Osmaniye ili, 2010 referandumunda EVET çıkmasına karşın son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu yönünde tercih kullanmış.
Bitlis ise Referanduma EVET demesine karşın ayrılıkçı zihniyette olan ve pkk’nın sözcüsü Demirtaş’a oy vermemiş.
***
Bu seçimlerde 55 milyon 700 bin kayıtlı seçmen vardı.
Erdoğan; 20 milyon 999 bin oy ile % 51,8
İhsanoğlu; 15 milyon 586 bin oy ile % 38,4
Diğer aday ise 3 milyon 958 bin oy ile % 9,8 oy oranını yakaladı.
Tabi ki bu oranlar kesinleşmemiş rakamlar.
Bu saat itibariyle oyların %99,83’ü sayılmış.
***
30 Mart yerel seçimlerinde katılım oranı %89 iken, bu seçimde katılım oranı %75 seviyelerinde oldu.
İktidar partisi Mart 2014 Yerel seçimlerinde 19 milyon 450 bin oya karşılık %43 oranını yakalarken, Erdoğan son seçimlerde 20 milyon 999 bin oy ile % 51,8 oranını yakalamış.
Bu rakamlar gösteriyor ki; seçimin sonucunu oy kullanmayanlar belirlemiş.
Yaklaşık 14 milyon 420 bin kişi sandığa gitmemiş.
738 bin de geçersiz oy kullanan var.
***
Oy kullanım oranlarının düşük olma nedenlerini iyi etüd etmek gerek.
Bu seçimlerden sonra etrafımda herhangi bir siyasi durum ile ilgili yorum yapan dostlarıma ilk sorum “oy kullandın mı?” olacak.
Çünkü tabloya göre her 4 kişiden 1’i oy kullanmamış.
10 Ağustos tarihi aslında seçim için mevsimi itibariyle uygun bir tarih değildi.
Şunu da görmek gerek;
Cumhurbaşkanlığı seçimleri daha önce TBMM’de bizleri temsil eden milletvekillerinin oyları ile seçiliyordu.
Meclisteki sandalye sayılarına baktığımızda, muhtemel bir Erdoğan adaylığında da sonuç değişmeyecekti.
İki durum arasındaki fark; Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı mı? Cumhurun ‘’Başkanı’’ mı? olacağıdır.
Çünkü Erdoğan seçim öncesi ve seçim sonrası balkon konuşmasında kendi tabiri ile “vesayet rejimi(!)”ni bitireceğini, gönlünde de “başkanlık” veya “yarı başkanlık sistemi” olduğunu dile getirmişti.
Erdoğan’ın söylemlerini ne kadar pratikte uygulayabilecek veya uygulama çabasında ne gibi anayasal sorunlar ile karşılaşacak önümüzdeki günler gösterecek.
***
Samsun’a baktığımızda ise, 2010 referandumu ile neredeyse aynı oy oranı karşımıza çıkıyor.
Referandumda %64,4 olan oran bu seçimlerde %65,87 olmuş.
İlçelerde de referanduma paralel durumları görmek mümkün.
***
Her seçim sonrası “keşkeler ve eğerler” konuşulur.
Keşke sözcüğünü cümle için kullanacak olursak; muhalefet açısından “Keşke 2010 referandumunda durumu tabana daha iyi anlatabilseydi.”
Eğer sözcüğünü cümle içinde kullanacak olursak; “Eğer irade tatili tercih etmeseydi bu iş 2. Tura kalırdı.”
Hepinize iyi tatiller…
Oyumuzu kullandık.
Yani vatandaşlık görevimizi yerine getirdik.
Oyunu kullanarak Milli İrade’nin oluşmasında katkısı bulunan herkese şahsım adına teşekkür ediyorum.
***
Seçim öncesi birçok anket şirketinin anket sonuçlarını inceledim.
Anketler ile sonuçları karşılaştırdığımızda tüm anket şirketlerinin çuvalladığı çok net…
Hatta seçim yasakları sırasında açıklanan sonuçlar da bile çuvallamışlar.
Çuvallayan bu anketler demek ki sadece iradeyi manipüle etmeye yaramış görünüyor.
***
Ülke genelinde sonuçları incelediğimizde ilginç tespitler ortaya çıkıyor;
2010 Referandumu ile 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonuçları itibariyle birbiriyle benzerlikler arz ediyor.
Hatta Demirtaş’ın oylarını orantısal olarak EVET-HAYIR’a dağıttığımızda neredeyse aynı sonuç çıkıyor.
Yani her iki seçimin organik yapısı birbirine denk gibi…
Her iki seçim-sonuç haritasını yan yana koyduğumuzda temel farklar şöyle;
Ayrılıkçı zihniyette olan ve pkk’nın sözcülüğünü yapan Demirtaş’ın çoğunluk oylarını almış olduğu doğu illerinde 2010 referandumunda Tunceli hariç EVET oyu çıkmış.
2010 referandumunda HAYIR oylarının fazla çıktığı Artvin, Bilecik, Uşak illeri 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan çoğunluk oylarını almış.
Osmaniye ili, 2010 referandumunda EVET çıkmasına karşın son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu yönünde tercih kullanmış.
Bitlis ise Referanduma EVET demesine karşın ayrılıkçı zihniyette olan ve pkk’nın sözcüsü Demirtaş’a oy vermemiş.
***
Bu seçimlerde 55 milyon 700 bin kayıtlı seçmen vardı.
Erdoğan; 20 milyon 999 bin oy ile % 51,8
İhsanoğlu; 15 milyon 586 bin oy ile % 38,4
Diğer aday ise 3 milyon 958 bin oy ile % 9,8 oy oranını yakaladı.
Tabi ki bu oranlar kesinleşmemiş rakamlar.
Bu saat itibariyle oyların %99,83’ü sayılmış.
***
30 Mart yerel seçimlerinde katılım oranı %89 iken, bu seçimde katılım oranı %75 seviyelerinde oldu.
İktidar partisi Mart 2014 Yerel seçimlerinde 19 milyon 450 bin oya karşılık %43 oranını yakalarken, Erdoğan son seçimlerde 20 milyon 999 bin oy ile % 51,8 oranını yakalamış.
Bu rakamlar gösteriyor ki; seçimin sonucunu oy kullanmayanlar belirlemiş.
Yaklaşık 14 milyon 420 bin kişi sandığa gitmemiş.
738 bin de geçersiz oy kullanan var.
***
Oy kullanım oranlarının düşük olma nedenlerini iyi etüd etmek gerek.
Bu seçimlerden sonra etrafımda herhangi bir siyasi durum ile ilgili yorum yapan dostlarıma ilk sorum “oy kullandın mı?” olacak.
Çünkü tabloya göre her 4 kişiden 1’i oy kullanmamış.
10 Ağustos tarihi aslında seçim için mevsimi itibariyle uygun bir tarih değildi.
Şunu da görmek gerek;
Cumhurbaşkanlığı seçimleri daha önce TBMM’de bizleri temsil eden milletvekillerinin oyları ile seçiliyordu.
Meclisteki sandalye sayılarına baktığımızda, muhtemel bir Erdoğan adaylığında da sonuç değişmeyecekti.
İki durum arasındaki fark; Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı mı? Cumhurun ‘’Başkanı’’ mı? olacağıdır.
Çünkü Erdoğan seçim öncesi ve seçim sonrası balkon konuşmasında kendi tabiri ile “vesayet rejimi(!)”ni bitireceğini, gönlünde de “başkanlık” veya “yarı başkanlık sistemi” olduğunu dile getirmişti.
Erdoğan’ın söylemlerini ne kadar pratikte uygulayabilecek veya uygulama çabasında ne gibi anayasal sorunlar ile karşılaşacak önümüzdeki günler gösterecek.
***
Samsun’a baktığımızda ise, 2010 referandumu ile neredeyse aynı oy oranı karşımıza çıkıyor.
Referandumda %64,4 olan oran bu seçimlerde %65,87 olmuş.
İlçelerde de referanduma paralel durumları görmek mümkün.
***
Her seçim sonrası “keşkeler ve eğerler” konuşulur.
Keşke sözcüğünü cümle için kullanacak olursak; muhalefet açısından “Keşke 2010 referandumunda durumu tabana daha iyi anlatabilseydi.”
Eğer sözcüğünü cümle içinde kullanacak olursak; “Eğer irade tatili tercih etmeseydi bu iş 2. Tura kalırdı.”
Hepinize iyi tatiller…