AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Dünya Kadınlar Günü mesajında, "Kadınların hak gaspına ve şiddete uğramaması için mücadelemizi ‘sıfır tolerans’ ilkesiyle her platformda kararlılıkla sürdürüyoruz" dedi.
Çiğdem Karaaslan, '8 Mart Dünya Kadınlar Günü' dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Karaaslan mesajında, kadın hakları ve istihdamı konusunda AK Parti'nin önemli reformları hayata geçirdiğini söyledi. Sayın Karaaslan hayata geçirilenler arasında İstanbul sözleşmesinden ayrılmak ve kadınları ortada bırakmak da varmıydı diye sormak aklıma geliyor da, belki seçimlere doğru kadınların desteğini sağlamak için yeniden bu sözleşmeye imzanızı atarsınız diye düşünüyorum. Çünkü artık kırsaldaki kadınlar da hayat pahalılığı altında ezildiklerinin farkında olduklarından oylarını almak için iki kilo pirinç ve un dağıtmak yetmeyecek sanırım.
AK Parti’nin oy deposu halindeki kırsalda da işler sarpa sarmaya başladı. Gittiğinizde vatandaşın gözlerine bakın göreceksiniz orada gerçekleri. Bir soru daha Türkiye sözleşmeden geri çektiği imzasını yeniden atacak mı? Aslında bunu yapmayacağını biliyorum çünkü çekilen imza geri atılmaz da. Ben yine de sorayım dedim.
VALİ YATIRIMCILARDAN NE İSTİYOR?
Samsun Valisi Sayın Zülkif Dağlı, Halk Gazetesi’ni ziyaretinde konuşurken yatırımcılardan üç isteği olduğunu dile getirdi. Sayın Dağlı Yatırımcılardan istediği üç şartı sıralarken; “Birincisi katma değerli ürünler üretmesi gerekiyor. İkincisi yatırımı ihracata dayalı olması lazım… Üçüncüsü ise iki yıl içerisinde yatırımını bitirip üretime sokacağına dair noter tasdikli taahhütname alıyoruz. Bunu imzalamadan tahsis yapmıyoruz” ifadelerini kullandı.
Sayın Vali, işletmeci Hükümet’ten kaynaklanan vergiler nedeniyle yatırımı iki yıl içinde bitiremezse ne olacak, Devlet mi el koyup yapacaksınız?
GÜVEN İKİ TARAFLI OLMALIDIR
İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır. İngiliz devleti hâkimlerine o kadar güveniyor yani. Bir gün hâkimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş. Tabi ortalık birbirine girmiş.
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İç İşleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlığa falan telefon etmişler. Ancak aradıkları yerden gelen cevap aynıymış:
Ödeyin!
Gel gelelim bankada o kadar nakit yokmuş. Hâkimden ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün para bir bavul içinde hazırmış. Aradan birkaç gün geçmiş. Hâkim çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istiyormuş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığını aramışlar. Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hâkime hareketinin sebebini sormuşlar. Hâkim:
"Kraliçenin hükümeti bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım" cevabını vermiş. Raporlar bakanlığa iletilmiş. Ve aynı gün hâkim azledilmiş. Adalet Bakanlığı hâkime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış:
"Kraliçenin hükümetinin saygın bir hâkimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez."
Güven çok ince bir çizgidir. Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey iki taraflı olmasıdır.
GÜNÜN SÖZÜ
Yaptığın iyiliğin propagandasını yapma.