Bu bakımdan, başınızın derde girmesini istemem.
Ne bileyim belki bu sayede beni düşüren hastane yolundakiler de düzeltmiş olur.
Yolda ya da kaldırımda yürürken düşenlere şaşardım.
Ve bu durumdan da belediyeleri sorumlu tutanlara.
Başıma gelince anladım.
‘’Gülme komşuna gelir başına’’hallerinin ne demek olduğunu.
Önceki gün Gazi Devlet Hastanesinden Yüzüncü Yıl Bulvarına iniyordum.
Yanımda Babam vardı.
Zira mutat kontrolleri için onu hastaneye götürmüştüm. İşimiz Bittikten sonra da Bulvara doğru berberce yürüyorduk.
Ne olduğunu anlayamadan sağ bileğim döndü ve kendimi bir boylu boyunca yerde buldum.
Sağ avuç içinde ve sol dizimde hafif çizikler oldu.
‘’Çok şükür ucuz atlattım’’ diye düşündüm.
Yoldan geçenler geçmiş olsun dileklerini söylediler de ‘Adama bak düz yolda düştü’ diye alay ettiler mi kendilerince bilemiyorum.
Baldızım Nesrin görse çok gülerdi. Bu yüzden düştüğümü de ona söylemedim.
Yolda düşenlere çok güler zira.
‘Neden düşmüş olabilirim’ diye düşündüm.
Meğer kaldırımda bi kaç taş yerinden çıkmış, ben de oraya basınca başıma bu olay gelmiş.
Ve korktum aslında.
Yüz kiloluk vücudum yere yığılırken elimi önce yere koymamış olsaydım. Muhtemelen bi yerlerimi kırmış olurdum.
‘’Hadi canım sende’ demeyin.
10 Yıl önce oldu böyle. Düştüm ve kalçamı kırdım. O gün bugündür vücudumdaprotezle yaşarım.
‘’Yazı konusumu şimdi bu’’ diye söylendiğinizi duyar gibiyim.
Haklısınız da.
Önceleri yazmayı düşünmemiştim. Ama dün gazeteye gelirken Adliye Binasının önünden geçiyordum ki; kaldırım evlere şenlik.
Bi taş ta yerinde durmaz mı birader. Her biri oynuyor.
İlkadım’ın Sayın Başkanı. Sizin Adliyede işiniz olmayabilir. Görememişisinizdir. Kaldırımın oynak taşlarını da. Bi yardımcınızı falan gönderseniz de kontrol etse bi zahmet.
Belki yenisi yapılır ne bileyim.
O binaya avukatlar ve savcılar da girip çıkıyorlar. Bana benzemez onlar. Ben yazıp geçerim de! Onlar öylemi.
Tazminat davası açarlar mazallah.