Yerel Seçimlerde adayların projeleriyle yarışması doğru olan bir propaganda biçimidir. Ama siyaset öylesine kirlenmiş ki, kendisinin rakiplerinden daha dürüst olduğunu iddia eden aday, ‘’Ben dürüstüm’’ diyerek yarışta daha avantajlı olacağına inanıyor.
Peşin olarak söyleyeyim, ben siyasete soyunmuş her adayın dürüst ve çalışkan olduklarına inanmışımdır.
Böyle bir ön kabulüm var zaten. Ama propagandasını bu tema üzerine kuran adaylar, kendileri hata yapmasa bile çevresindekilerin onları sürüklediği bazı durumlar nedeniyle çoğu kere mahcup olurlar.
Böylesi durumlarda ‘’Özüm bir, sözüm bir’’ demenin de bir anlamı kalmaz.
Mesela İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş, böylesi bir durum nedeniyle geçtiğimiz hafta hayli zor anlar yaşadı.
İnternete düşen bazı iddialardan söz ediyorum.
Yandaş medya yaratılma çabasından yani.
Şöyle ki:
Hedef Halk ve Haber gibi çok sattıkları bilinen iki gazeteye bir sayfa günlük renkli ilan bedeli olarak bin lira ödenirken, kendisini destekleyecek olan gazetelere ise aynı ilan 5 bin lira olarak ödenmiş. Kendi cebinden ödese kimse itiraz atmaz ama para belediyenin kasasından ödenmiş.
Üstelik bundan başkanın haberi bile olmamış. Bu durumdan ben TV programında böyle bir soru sorunca haberdar oldu.
Yetki verdiği kişilerin bir belediye başkanını düşürdüğü duruma bakın.
‘Normaldir’’ diyebilirsiniz ama propagandasını dürüst olduğu teması üzerine kurmuş bir adayı hayli zor durumda bırakacak bir olaydır bu.
Necattin Demirtaş’ı zor durumda bırakacak bir durumu daha anlatmak isterim.
Sol oyların yoğunlukta olduğu bilinen semtlere giden bazı MHP’liler, kapılarını çaldıkları evlerde kendilerini karşılayanlara, "İlkadım'da CHP seçimi kaybedecek, AK partinin seçimi kazanmasını istemiyorsanız, oyunuzu Necattin Demirtaş'a verin" demişler.
Tam anlamıyla faul ve ayıplı siyaset.
‘’Böyle bir şey olmamıştır’’ diye düşünebilirsiniz, böyle olup olmadığını merak edenler 56’lardaki evlere sorabilirler.
Boks sporunda ‘Bel altı vurmak’ diye bir deyim var. Rakibine belden aşağı yumruk atan boksörler sporu dürüst olarak yapmamakla suçlanırlar, çoğu kere bu durum nedeniyle oyundan diskalifiye edilirler.
MHP’liler böylesi bir ayıplı siyasete başvurarak, ‘’İlkadım halkının oyları kimsenin tekelinde değildir’’ diyen, adaylarına zor duruma düşürmüşlerdir.
Bu durum bende MHP’nin seçimi kaybetme telaşında olduğu algısını uyandırdı. Ki; 2009’daki oylara bakacak olursak İlkadım’da MHP, CHP’nin yarısı kadar bile oy alamamış. Necattin Demirtaş’ı, o koltuğa taşıyan önemli bir faktörün 12 bin dolayındaki CHP oyu olduğu biliniyor.
MHP’li dostlarım, 30 Mart için CHP çok güçlü bir adayla çıkınca, beş yıl önce Necattin Demirtaş’ın yaptığını bu defa Vedat Yılmaz’ın yapabileceği endişesi taşıyor olabilir.