limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
İçimizden Biri
Yazarlar // 26 Mayıs 2020 Salı 23:21

Cevdet MAMATOĞLU

Mahallenin delisini herkes tanır... Sessizini kim fark eder… İnsanoğlu kendisi ile yaşarken, kendi dışında ne çok şeyle de beraber yaşar, kimisi ile ilişki kurar, kimisini uzaktan seyreder...

 

Çok bağ, çok eşya, çok mal, çok zenginlik midir, yaşama tutkusunu arttıran? Bernard Shaw’ın, her şeye rağmen “İNADINA YAŞAMAK” sözlerindeki gibi bir seçim mi ya da dürtü müdür? Ataol Behramoğlu’nun “YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR” şiirinde anlattığı gibi midir?

 

Hiç kimsenin bu dünya ya gelip gelmeme konusunda bir tercih hakkı yok. İnsan yavrusunu dünyaya getirenin sorumluluğu oldukça fazla olmasına rağmen insanı şekillendiren o kadar çok etken var ki, sayfalara sığmaz. İnsanoğlunun çok farklı karakter ve kişiliklerde olması doğal ama farklılıklarını örgütleyip diğer farklı gruplar üzerinde üstünlük, hakimiyet kurmaya çalışmaları, paylaşamamak, bölüşmemek ve çoğuna sahip olmak amaçlı davranışları, insanoğlunun arızi bir durumudur. İnsanlar da hasta olduğu gibi toplumların da doğal olan tavrı dışında hastalıklı duruma dönüşebilir. Bu hastalıklı toplumlar da yaşayan bireylerin gelişimi ve tepkisi de kişiye bulunduğu sosyal ortama, eğitimine, yaşadığı deneyimlerine göre çok farklılıklar gösterir.

 

Bu yazımın amacı: aramızda yaşayan ama çoğumuzun fark bile edemediği, çoğu zaman kendi acılarından çok başkalarının acılarını çeken, naif ve ince düşünceli insanlara merhaba derken; yakınımızdaki insanları anlamak ve onlar ile doğru iletişim kurarak, ömrümüzün sonuna kadar sürecek bir arkadaşlığın ,dostluğun temellerini atmak ya da sürdürmek için, kendimizden çok çevremizdeki insanlara dikkat etmeyi hatırlatmak…

 

Onlar ince ruhludur, kimseyi kırmak istemezler. En iyi bildikleri konu da olsa, tartışma başka yerlere gidiyorlarsa susarlar..

Üzüldüklerini belli etmezler. İçlerine atarlar.

Kin tutmazlar.

Öğretmeyi ve yardım etmeyi çok severler.

Anlaşılmak onlar için en büyük mutluluktur.

Sadece kendilerini düşünmezler. En içte ailesi olmak üzere dışa doğru çemberler şeklinde dostlarını, hemşehrilerini, ülkesinin insanlarını tüm insanları sever onlar için kaygılanırlar.

Hayvanları ve tabiatı çok severler.

Öğrenmeye karşı aşırı meraklıdırlar kimi okuyarak kimi de yaşayarak. Her gün günün muhasebesini yaparak hatalarını tekrar etmemeye çalışırlar. Hata kabul ettiği söz ve davranışlarını mutlaka bir şekilde telafi etmeye çalışırlar.

 

Meraklı oldukları için olsa gerek çoğu kimsenin fark edemediği gerçekleri görür, anlar ama tek başına çözüm bulamadığı için üzülürler.

Vefalı dostturlar, ancak çok kolay kırılırlar. Genelde kırılınca uzaklaşır ama kırgınlıklarını da paylaşmaz içlerinde saklarlar.

Arkadan dedikodunu yapmazlar, varsa iyi yanın, onu anlatırlar. Çünkü hep güzel şeylerden etkilenir onlara hafızalarında yer verirler.

Kavgacı değillerdir ama kendince gerekli gördüğünde ölümü göze alacak kadar gözüpekdirler.

Sanat ve edebiyat tutkunu olurlar.

Nerede mi bu insanlar? Aramızdalar…

Bir görünür, bir kaybolurlar. Genellikle yalnızlığı severler ya da yalnızlık onlar için terapidir. Dünyanın çözülemeyen onca işlerine karşılık, çaresizliklerine hep göçmek isterler; öyle tek başına huzurlu dünyalara. Sevdikleri aklına gelir, erteleyerek ömürlerini geçirirler.

İnsan için belki de en kötüsü; dünyada cenneti ararken, yanı başından geçip giden iyi insanları fark edememiş olmaktır.