Samsunspor’un kendi evinde Manisaspor ile yaptığı karşılaşma sona erdiğinde derin bir nefes alıp “oh” çekmiştim.
Çünkü Samsunspor geçen hafta Karşıyaka maçında olduğu gibi yine oyuna adeta 1 – 0 yenik başlamış ve muhteşem bir geri dönüşle üç puanın sahibi olmuş umutlarını yeşertmişti.
90 dakika sonunda hem Manisaspor’un bilmem kaç karşılaşmalık yenilmezlik unvanını silmiş hem de iki karşılaşmada altı puan alarak ileriye umutlu bakmaya başlamıştı.
Karşılaşma sonrası teknik adamların düzenleyeceği basın toplantısına gittiğimde “Samsunspor kötü futbol oynuyor ancak yine de kazanıyor ya” düşüncesi içindeydim.
Samsunspor teknik direktörü Hüseyin Kalpar basın toplantısı salonuna gelip de Samsun medyasını aklınca fırçalayana kadar.
Bir de Samsunspor’un Samsun’un takımı olduğunu vurgulayana kadar.
Konuşup konuşup basın toplantısını “soru almıyorum” diyerek o salonu terk edene kadar…
Be hey Hüseyin Kalpar, sen ne iş yaparsın?
Senin işin, Samsunspor’u karşılaşmalara hazırlamak, sahaya çıkarmak.
Senin işin karşılaşma sonunda gazetecilere ders vermek değil, onların sorularını cevaplamaktır.
Senin işin bir kentin takımı ile o kentteki gazetecilerin arasını açmak değildir.
Alacağın mı var bilemem beni de hiç ilgilendirmez.
O görevde kaldığın sürece işini yapacaksın.
Beğenmiyorsan çekip gidersin.
Kısaca; Hüseyin Kalpar sen haddini bileceksin, işini yapacaksın, ne yöneticilerine, ne Samsun medyasına ders vermeye kalkmayacaksın…
Burada yazıyorum, Türkiye Futbol Federasyonu yetkililer lütfen not alsınlar, ben “Soru almıyorum” diyerek Samsun medyasına adeta hakaret eder ve suçlar gibi salondan ayrılan Hüseyin Kalpar’dan şikâyetçiyim.
Buradan açıklıyorum ki; Hüseyin Kalpar’ın ne Samsun’da ne de Samsun dışındaki Samsunspor ile ilgili yapacağı hiçbir açıklamayı dinlemeyeceğim.
Ta ki Hüseyin Kalpar Samsun medyasından özür dileyene kadar…
Yine karşılaşmaya dönecek olursak; Samsunspor takımının oyuna giren tüm futbolcularını, galibiyete verdikleri katkı nedeniyle kutluyorum.
Bir şehrin yüzünü güldürdüklerini de unutmayarak…