İlk, işaret Anayasaya Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğunu belirterek, "Tüm kişileri, kurumları bağlar ve kararlarının gereği yapılır’’ sözlerinde ilk işaret verilmişti ama daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomide ve hukuk alanında yeni reform döneminin başlatılacağını duyurmasıyla, hukuk alanında reform yapılacağına dair beklentiler artmış oldu.
‘’Ekonomi ve hukuk’’ kavramlarının bir arada kullanılmasını ‘’ne alaka’’ diye değerlendirenler olabilir.
Ama öyle değil.
Ekonomi gelişmek için güven ortamının sağlanmasını istiyor zira.
Piyasalarda istikrarı sağlamanın birinci koşulu, huzur ve güven ortamını sağlamaktan geçiyor.
Ki;
Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için en önemli koşul budur.
Bundan yaklaşık 25 yıl kadar önceydi.
SAMSİAD tarafından bugün yer ile yeksan edilmiş Büyük Samsun Otelinde, NETAŞ’ın o yıllardaki Genel Müdürü Tanju Argun’un yönettiği bir ortak akıl toplantısına katılmıştım.
Samsun’un ‘Akil Adamları’ sayılacak bir gurubun yanı sıra, aralarında Erkan Mumcu’nun da bulunduğu 20- 25 kişilik katılımcı gurubuna bu fakiri de eklemişlerdi.
‘Beyin Fırtınası’ da denilen o ortak akıl toplantısında, herkes kendince belirlediği üç önemli sorunu bir kağıda yazıyordu.
‘’En önemli sorun nedir?’’ sorusuna cevap aranıyordu yani.
Kimi katılımcılar, en önemli sorun olarak ‘can güvenliği’ konusunu ilk sıraya yazmıştı.
Kimi katılımcılar da terör konusunu öncelerken, kimi katılımcılar da ekonomideki istikrarsızlığı ilk plana yazıyordu.
Erkan Mumcu’nun da aralarında bulunduğu bir gurup katılımcıyla birlikte ben de adalet kavramının zedelenmesini ilk sıralara yazmıştık.
Ki;
O tarihlerde AK Parti henüz kurulmamıştı ve Erkan Mumcu da ANAP’ın İsparta Milletvekiliydi sadece.
Devletin, yurttaşlarımızın can güvenliğini sağlaması önemdir elbette.
Can güvenliği sağlanamayan bir yurttaş için ne ekonomik istikrarın, ne de adaletteki eşitlik ilkesinin hiçbir önemi yoktur.
Ekonomide sorunlar yaşansa da ekonomide istikrar bir gün sağlanır mutlaka.
Adalet de eşitlik ilkensin sağlanması da, yurttaşlar için can güvenliğini sağlanması kadar önemlidir.
Adaletin eşit dağıtılmadığı ülkede istikrar sağlanamaz.
‘’Adalet mülkün temelidir’’ diye boşuna yazılmamış o söz.
Mülkü, yani devleti ayakta tutan adalet sistemidir.
Yurttaşları arasında adaleti sağlayamayan hiçbir ülke ayakta duramaz.
Bu devirde kimseden Hz. Ömer gibi adil olmasını beklemiyoruz.
Nuşirevan hassasiyeti de beklenemez bu çağda kimseden.
Hz. Ömer’in adalet terazisinin nasıl hassas olduğunu sanırım söylemeye gerek yoktur ama Nuşirevan’ın adaletini de çok az kimse biliyor olmalı.
Hz. Ömer, İslamiyet öncesi bir arkadaşıyla birlikte develerle yüklü kervanı ticaret yapmak amacıyla ile Sasani Krallığının hüküm sürdüğü İran’a gideler.
Yolda bir gurup yollarını çevirir ve darp edilirler.
Hz. Ömer ve arkadaşı perişan halde bir hana vardıklarında, hancı ‘’ne oldu size?’’ diye sorunca, başından geçenleri anlattıkları hancı, ‘’krala gidin, o adildir size yadım eder’’ diye tavsiyede bulunur.
Bu tavsiyeye uyarak krala durumu anlatılar ama ilk seferinde bir sonuç alınamaz, bunu üzerine hancı ‘’olmaz öyle bir şey, yarın ben de sizinle geleceğim’’ der.
Meğer çeviri hatası yapılmıştır. Hancı, Ömer ve arkadaşının başından geçenleri bütün çıplaklıyla anlatınca Kral, ‘’yarın sabah biriniz şehrin güney kapısından biriniz batı kapısından çıkın’’ diye talimat verir.
Her iki kapıda birileri asılmıştır.
Aslanlar, kralın oğlu ile veziridir.
Kervanı soyanlar kralın oğlu ile veziriymiş yani.
Bu devirde kervan soyan devlet görevlisi olmaz elbette.
Bu nedenle böyle bir hassasiyetin gösterilmesine de gerek yok ayrıca.
Ama başta devlet adıl olmalı.
Devlet yurttaşlarına eşit davranmalıdır.
Adalete güvenin sarsılmaması gerekiyor yani.
Anayasa mahkemesi kararının yerel mahkemelerce uygulanmaması gibi bir durum, adalete güveni sarsacağı gibi ekonomik istikrarı da bozacaktır.
Bunun için geç kalınmış olsa da, adalet reformunun yapılacak olması, bozulmuş ekonomik yapıyı tekrar güçlendirecek önemli bir atılım olacaktır.
Tek bir şartla elbette.
Lafta kalmamalı ama..
Gerçek bir reformdan söz ediyorum yani.