istanbul sex shop casino siteleri istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama baker depolama
Hukuk Siyasallaşırsa
Yazarlar // 21 Mart 2025 Cuma 23:44

Ragıp GÖKER

28 Şubat kararlarının ardından bozulan güven ortamı sonrasında zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, Başbakan Bülent Ecevit'e Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla 2001 ekonomik krizinin yaşandığı sıralarda kurulan AK Parti, milletin önüne bir umut olarak sunulmuştu.

Ki;

Zamanın kamuoyu yoklamaları, AK Parti'yi yapılacak ilk seçimin kazananı olacağını gösteriyordu.

AK Parti ilk genel seçimin kazananı oldu olmasına.

Ve fakat.

Lideri, Recep Tayyip Erdoğan, İBB Başkanı olduğu dönemde okuduğu bir şiir nedeniyle siyasi yasaklı hale gelmişti.

AK Parti iktidardaydı ama Erdoğan, Milletvekili seçilemediği gibi Başbakan da olamıyordu.

Sacayağının biri noksandı.

Demokrasimiz topaldı yani.

Derken CHP'nin lideri Deniz Baykal devreye girerek, Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldıracak yasal düzenlemenin yapılmasını sağlamıştı ancak, seçimlere gidilirken Erdoğan'ın Başbakan olamayacağı biliniyordu.

Ki;

Siyasi yasak getirilmesini sağlayan muktedirler Erdoğan için, ''Muhtar bile olamaz'' diyorlardı.

2002 seçimleri öncesi o sıralarda çalıştığım Dünya Gazetesi için bir ek hazırlığı nedeniyle Merzifon'daydım.

Merzifon ekinin hazırlıkları sırasında iş insanlarıyla, ekonomik verilerin yanı sıra, siyasi ortama dair sohbetler de yapıyorduk.

O yıllara kadar bir sağ partiye hiç oy vermediğini, belki daha sonra da hiç vermeyeceğini söyleyen bir sanayici dostum, Erdoğan'a yapılanları hukuk kurallarına aykırı bulduğunu belirterek, AK Parti'ye oy vereceğini söylemişti.

AK Parti'nin iktidarı öncesi ülkemizde sahiden de hukuk siyasallaşmıştı.

 

PARTİNİN ADINDA ADALET VURGUSU

Adını, iktidar olduktan sonra AK Parti olarak tescilletti ama Erdoğan'ın iktidara taşıdığı ve 23 yıldır iktidarda tuttuğu partisinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi idi.

Erdoğan, kalkınmayı önceleyen siyasetinin temelinde ''Adalet'' anlayışını da güçlü bir şekilde vurguluyordu.

AK Parti iktidarının ilk yedi yılı, Kemal Derviş kararlarının da etkisiyle çok parlak geçti.

Paramızdan 6 sıfır atılmış.

Otoyollar ve sağlıkta reform gibi atılımlar nedeniyle ekonomik ve siyasi istikrar sağlanmıştı.

 

İMAMOĞLU DENGEYİ BOZDU

Ve fakat.

Ne olduysa 2019 yılında yapılan yerel seçimlerde oldu.

CHP'nin o dönemki Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Beylikdüzü ilçesinin Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak gösterdi.

İmamoğlu, AK Parti'nin İkinci Adamı olarak bilinen Binali Yıldırım karşısında seçimi 13 bin farka kazandı.

Birçok kişinin içine sindiremediği bir nedenle seçim iptal edildi.

İmamoğlu yenilenen seçimi bu defa 800 bin farkla kazandı.

Türk halkı, 2002’de Erdoğan’ın mağdur edildiğini düşünerek, partisine bakmaksızın destek vermişse, İstanbul halkı da, İmamoğlu’nun mağdur edildiğini düşünmüş ve 13 bin dolayındaki oy farkını, 800 bine kadar çıkarmıştı.

Ekrem İmamoğlu, AK Parti'den güçlü rakibi Binali Yıldırım'ı yenmişti ama ''İstanbul'' demek, ''Erdoğan'' demek anlamına geldiğini aslında herkes biliyordu.

Ve buna bağlı olarak da bizzat Erdoğan'ın deyimiyle İstanbul'u kazananın, Türkiye'yi kazanacağına dair güçlü bir işaret olduğu da herkesçe bilinen bir gerçekti.

2019'daki seçimini elbette Yüksek Seçim Kurulu İptal etti ama kamuoyu bunun vebalini AK Parti'nin sırtına yükledi.

Gözaltı kararı ve sonrasında çıkacak mahkeme kararlarından bağımsız olarak şunu söylemek isterim.

Kamuoyundaki büyük çoğunlukta, 2002 öncesi Erdoğan’a yapılanların, günümüzde İmamoğlu’na yapıldığına dair güçlü bir algı oluşmuştur.

Nitekim Avrupa’dan gelen açıklamalarda da bunun izlerini görmekteyiz.

 

HUKUKUN SİYASALLAŞTIĞI ALGISI

Seçimin iptali, AK Parti'nin adındaki 'Adalet' vurgusunu zedeledi.

Hukukun siyasallaştığına dair söylemler yeniden güçlü bir şekilde dillendirilmeye başlandı ki, hukukun siyasallaştığına dair ilk işaret aslında Ergenekon ve Balyoz operasyonları sırasında alınmıştı.

CHP İstanbul'la birlikte Ankara'yı da kazanarak, AK Parti'nin elinden iki güçlü kaleyi almış, gerek İmamoğlu ve gerekse Mansur Yavaş çok başarılı bir dönem geçirmişler, bunun sonucunda 2024 seçimleri de farkla kazanılmış, CHP yıllar sonra Türkiye’nin birinci partisi olmuştu.

 

İMAMOĞLU ERDOĞANA RAKİP OLDU

Gerek İmamoğlu ve gerekse Mansur Yavaş'ın yanı sıra, Adana Mersin, Aydın gibi büyükşehirlerdeki belediye başkanlarının başarısı, halkın ''CHP'liler başaramaz'' algısını yıktı.

Mansur Yavaş da adaylık düşündü ama özellikle Ekrem İmamoğlu, yapılacak ilk seçimde Erdoğan'ın karşısına Cumhurbaşkanı  Adayı olarak çıkacağını açıkladı.

Ne olduysa bundan sonra oldu.

İstanbul Cumhuriyet Savıcılınca İmamoğlu hakkında bir dizi soruşturma başlatıldı.

İfadeye bile çağırıldı.

Son olarak İstanbul Üniversitesi, İmamoğlu'nun İşletme Fakültesinden 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal etti.

Bir gün sonra da, bir şafak vaktı konutuna yapıla baskınla gözaltına altındı.

Savcılıktan yapılan açıklamada, İmamoğlu suç örgütü lideri olmanın yanı sıra, terör örgütüne yardımla suçlandığı bildirildi.

 

MUHALEFET İNANMADI

İmamoğlu'nun diplomasının iptalinin yanı sıra, suç örgütü lideri ve terörle ilişkili olarak suçlamayla gözaltına alınma kararı başta CHP'liler olmak üzere, muhalefet partilerinin tamamına yakının tepkisine neden oldu.

Soruşturma ve kovuşturmaya dair suçlamalar konusunda bir şey söylemeyeceğim elbette zira dosya konusunda bilgi sahibi değilim.

Yerel bir gazeteciyiz malum.

Bu konuda yazmayı düşünmüyordum açıkçası

Ve fakat.

Dün, diğer muhalif parti liderlerinin yanı sıra, son seçimlerde Cumhur İttifakı'na destek vermiş Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan da, yapılanları, ''Siyaseti de adaleti de ezip geçen bu tutum, 'hukuk devleti'ni tasviye  edip, 'savcılar ve yargıçlar devleti'ne geçişin özetidir''' şeklindeki cümleleriyle eleştirince, yaşananlara kayıtsız kalamayacağımı anladım.

 

ADALETE GÜVEN SARSILMAMALI

Gözaltı süreci, mahkeme aşamasıyla devam edecek.

Gözaltı süreciyle piyasalardaki dalgalanmanın sonucunun sırtımızda oluşturacağı ekonomik yük bir tarafa, mahkemelerden ne karar çıkar bilemem ancak, diplomanın iptal edileceğine dair bilgi gibi mahkeme kararlarına dair düşüncelerin kimi yayın organlarında dillendirilmesi, adalete olan güveni sarstığına dair düşüncemi buraya not olarak düşürmek isterim.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak, devletin temelini adaletin oluşturduğu gerçeğinin bilinciyle, sığınacağımız tek limanın hukuk olduğunu biliyoruz.

Adalete güvenceğiz ve adaletin terazisinin herkes için aynı eşitlikte tartmasını bekleyeceğiz.

Hukuk Siyasallaşırsa