Denizli'de araştırma yapmak için kamp kuran bir grup üniversite öğrencisi, kamp yakınına tüneyen bir Denizli horozunun sabahın erken
saatlerinde yüksek sesle ötmesinden çok rahatsız olmuşlar....
Sabahın köründe ortaya çıkan horoz, önce dikleniyor, sonra dakikalarca ötüyormuş...
Tabii ekipte ne uyku ne de huzur bırakmıyormuş. . .
Sonunda sabırlar tükenmiş...
Susturmak için başlamışlar horozu kovalamaya.. . Horoz önde.. Gençler peşinde...
Mahalle arasına dalmışlar... Kovalamacayı gören, fakat bir anlam veremeyen yaşlı dede, seslenmiş:
- Hey, evlatlar!.. Bu zavallı horozu niye ürkütüyorsunuz? ..
- Dede, sabahın köründe ötmeye başlıyor, kampı ayağa kaldırıyor. O yüzden basını keseceğiz!..
- Yazıktır evladım yapmayın!.. demiş ihtiyar, bırakın, ben onun sesini keserim, bir daha da rahatsız etmez sizi...
Gençler bunun üzerine kovalamayı bırakmışlar.
Ertesi sabah, hafif 'gak - guk' sesleri dışında horozdan kayda değer hiçbir ses çıkmadığını görünce de şaşırıp dedeye koşmuşlar:
- Yahu dede, ne yaptın da bu horozun sesini kestin?..
İhtiyar gülmüş:
- Kıçına zeytinyağı surdum. Horoz kabararak ötmeye yeltendiğinde, gerisi tutmuyor ki kuvvet alsın... Ancak 'gak - guk' edebiliyor...
Gelelim bu hikâyecikten alınacak derse:
Arkan sağlamsa, istediğin kadar kabarır, diklenir, sözünü dinletirsin.
Arkan bir gevşemeye görsün, ancak 'gak-guk' edersin....
BU DA TAVUK HİKÂYESİ
Hikâyemiz Samsun'da geçmektedir.
Hikâye bu ya...
Avrupa fonundan veya böyle bir fondan tavuk çiftliği kurulması için kredi verileceği duyulur.
Bir çiftlik için verilecek kredinin ise 750 bin lira olduğu söylenir.
Bu söylenir de kredinin uzun vadede geri döneceğini duyanlar bırakırlar mı işin peşini.
Hemen projelerini hazırlarlar.
Dedik ya hikâye bu.
750 bin lira kredi kötü para değil elbet.
Hele de yedi adet çiftlik kuracağınıza dair projeyi sunarsanız ve bunların tamamının geçebileceği bir isime sahipseniz alacağınız kredi
beş milyon lirayı bulmaktadır.
Karşılığında kaç tavuk mu besleyeceksiniz?
Onu soran kim ki!!!!
AĞAÇLAR KESİLMESİN
İstanbul Taksim'de AVM yapılacakmış da oradaki ağaçlar kesilmemeliymiş.
Bunun için çevreciler bölgede nöbet tutuyormuş.
Çevreciler doğruyu yapıyorlar elbette.
Ancak aklıma bir konu takılıyor. Bu çevreciler Samsun'da güzelim çam ormanı tersane yapılmak istenirken neredeydiler?
Çevreciler, çam ormanı envanterde meşelik haline getirilirken ve buradan sökülen çamlar yol kenarlarına dikilirken neredeydiler?
Aynı çevreciler yol kenarlarına dikilen ve sonra da kuruduğu için buradan da sökülüp batı parka dolgu malzemesi yapılırken neredeydiler?
Türkiye sadece İstanbul değildir...
Çevrecilerin görevi de sadece İstanbul'da değildir.
ANILAR
Samsun'da bir dönem üç alt belediye varken bu belediyelerin başkanları da AK Parti'dendi.
Fotoğrafı görünce anılarımı tazeledim.
Hem sizlerin hem de fotoğrafta bulunanların anılarını tazelemek için sizlerle paylaşmaya karar verdim.
Süleyman Kaldırım, Adem Bektaş, Erdoğan Tok...
Aynen "Mahşerin üç atlısı" gibi...
Önümüzde seçim var ya.
Duyduğuma göre bu üçlü yine aday adayı olacaklarmış.
Hayırlısı diyelim...
GÜNÜN FIKRASI
Temel, günün birinde kümesindeki beyaz horozu kesti. Oğlu:
- Baba, dedi, neden kestun ak horozu?
- Tembeldur da... Vazifesunu eyi yapmaydur.
Bir hafta sonra da çilli horozu kesti. Oğlu yine sordu. Temel:
- O da tembeldur, dedi. O davazifesunu eyi yapmaydur.
Ertesi gün oğlunun kümeste kalan biricik horozu da kestiğini görünce çok öfkelendi:
- Ne halt ettin ulan?
- Bu en tembellerudur baba. Kendini hep tavuklara tasitaydu...
GÜNÜN SÖZÜ
Balonların gururu, iğnelerle karşılaşıncaya kadardır.
DUVAR YAZISI
En akıllı insan en güzel akıllı taklidi yapan delidir.