Şehir içindeki hemşeri derneklerinin kurulmasına oldum olası karşı çıkmışımdır.
hemşerilerinin kültürel ve folklorik özelliklerini yaşatma amacı güden dernekleri bir tarafa bırakark söylüyorum.
Çoğu hemşeri derneğine yönetici olanların, daha doğru bir anlatımla oraya çöreklenenlerin tek bir amacı olduğu görülüyor.
O da hemşerilerinin oy potansiyeline güvenerek, işgal ettikleri makamları siyasal amaçları doğrultusunda kullanmaktır.
Özellikle yerel seçimler sürecinde partilerle yapılan pazarlıklarda bu türden girişimlere tanık oluyoruz.
Demem o ki;
Çoğu hemşeri derneği şehrin enerjisini boşa harcar.
En azından ben öyle olduğuna inanırım.
Sıklıkla dile getirmem nedeniyle bu satırlarda yazılanları takip edenler benim de bir mübadil torunu olduğumu hatırlayacaklardır.
Samsun'da mübadillerin de iki hemşeri derneği var.
Ve ayrıca ilçelerdeki derneklerin de bir şatı altında toplandığı bir de federasyon oluşumu da var.
Bu derneklerden biri Samsun Mübadele Derneğidir.
Ki;
Adını tarih kongresi gibi etkinlikleri düzenlemesiyle duyurmuş bir dernektir.
Bir diğeri de Rahmetli Nuri Baş'ın kurucu başkanlığını yaptığı mübadillerin ilk dernek oluşumu olarak ortaya çıkmış Samsun Balkan Türkleri Kültür, Haberleşme ve Dayanışma Derneğidir.
Samsun'da çok sayıda Balkan Türkü var biliyorsunuz.
Sonradan göç etmiş olanlar da vardır ama çoğunluğunu 1924 mübadelesiyle özellikle Selanik yöresinden Samsun'a gelenlerden oluşur.
Şovenist duygularla hemşericilik anlayışına hep karşı çıkmışımdır.
Ve fakat.
Mübadil kökenlilere de ayrı bir muhabbet beslediğimi de itiraf etmeliyim.
Bendeki bu durumun da çocukluğumu yaşadığım köyümüzde Babamın Halası Rahmetli Fatma halamızdan (Bektaş Hala) dinlediğim öykülerden etkilenmekten kaynaklandığına inanırım.
Akın Üner'in yazdığı Çalı Harmanı romanında yazılanların benzerlerini rahmetli halamızdan çokça dinlemişliğim vardır yani.
Mustafa Kemal Atatürk, mübadiller için ''Kaybedilmiş toprakların kutsal emanetleridir'' demişti.
Mübadiller için ayıca 'Evladı Fatihan' tanımlaması da yapılır ki; her mübadilin bu şekilde anılmaktan hoşnut olduğunu tahmin ederim.
Osman Kara Ağbeyin bir söyleşi sırasında söylediği ''Bizim Mekke ve Medine için döktüğümüz gözyaşı, o torakları kutsal bildiğimiz içindir ama Selanik, Kavala gibi Rumeli toprakları için döktüğümüz gaz yaşı, buraları vatan bildiğimiz içindir'' demişti.
Rumeli topraklarını kaybettik biliyorsunuz.
Özellikle Selanik'in tek kurşun atılmadan teslim edildiğini bilmek, hangi Türk evladının yüreğini sızılatmaz.
Selanik ve Kavala gibi Balkan şehirleri çok bereketli topraklardı.
Dolayısıyla bölgedeki ekonomik aktiviteler ekonomik zenginliğin yanı sıra, kültürel ve folklorik zenginliği de doğurmuştur.
Davul zurna eşliğinde Debreli Hasan ve Cigoş oynamasını bilmeseler de, bu oyun havalarını izlemekten keyif almayan var mı bilmem.
Kaybedilmiş toprakların kutsal emanetleri olarak mübadiller, Rumeli Kültürünü mübadele ile yeniden döndürüldükleri Anadolu topraklarında yaşatmak için gayret ediyorlar.
26 Mart’ta Olağan Genel Kurulunu yapacak Samsun Balkan Türkleri Kültür, Haberleşme ve Dayanışma Derneğinin yöneticileri de, Balkan Türklerinin kültürel ve folklorik özelliklerini yaşatmaya çalışıyor.
Kurulduğu ilk yıllarda dernek lokali benim o yıllarda çalıştığım Güneş gazetesinin ofisi ile aynı binadaydı.
Akşam saatleri olduğunda lokalde gençlere folklor dersleri verilirdi.
Davul zurna eşliğinde oyun havaları da öğretilirdi yani.
Dernek Başkanı İbrahim Özdemir, girişimleri sonucunda özellikle Selanik yöresi mübadil halk oyunlarının Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğünce müfredat listesine alındığını söylediğinde bundan ziyadesiyle mutlu oldum.
''Budur işte'' dedim.
Bir hemşeri derneğinden beklediğim faaliyet tam anlamıyla budur aslında.
Samsun Balkan Türkleri Kültür, Haberleşme ve Dayanışma Derneğinin bundan başka kültürel faaliyetleri de olmuş.
Rahmetli anacığımın da sıklıkla yaptığı 50 dolayında yemeğe ait tarifin yer aldığı ''Mübadil Lezzetleri'' adlı bir kitap da yayınlanmış.
Pandemi nedeniyle ara verilmiş olsa da dernek tarafından geçmiş yıllarda düzenlenen bir etkinlik sırasında etli kazan pilavından yemeyen Samsunlu kaldı mı onu da bilmiyorum.
Derneğin geçmişte yaptığı bir başka kültürel etkinliklerden biri de yayınlanan bir dergi ile Rumeli Türklerinin kültür ve folklorik çeşitliliğinin anlatıldığı bir dergi çıkarılıyordu.
Dernek Başkanı İbrahim Özdemir, derginin yayınını yeni dönemde sürdüreceklerini söylemesinden ayrı bir keyif aldığımı da söylemek isterim.
Hemşeri derneklerinin esbabı mucibesi olarak adlandırılan varlık amaçları, tam olarak bu türden faaliyetleri yapmak olmalıdır.