Yazarlar // 2 Ekim 2019 Çarşamba 00:21
Ragıp GÖKER
Solum, sol yanım, hayvanların doğal yaşamından koparılıp kafeslere konmasını ve seyirlik hale getirilmesine izin vermese de, hayvanat bahçelerini şehirlerin zenginliği olarak kabul ederim.
Yirmi gün kadar bu sütunlardan uzaktım biliyorsunuz.
Oğlum ve gelin kızım, İstanbul’un Avcıları’ndaki evlerini Göztepe’ye taşıyınca, Karım ‘’Çocukları yalnız bırakmayalım’’ deyince, bize İstanbul yolu mecburiyet halini almıştı.
Çocuklarımızın yeni yuvalarını hal yoluna koyduklarını anlayınca, bir akraba düğünü için İzmir’e gittik bu defa.
İzmir, güzel şehir.
En az Samsun kadar.
Evlerinde konuk olduğumuz eşimin kuzeni, ‘’Doğal yaşam parkına’’ gidelim dedi ki, konuğu olduğumuz her gün bir yerlere taşıdı bizi sağ olsun.
Karşıyaka’da Sasalı denilen bölgedeki büyük bir alanda kurulmuş İzmir’in doğal yaşam parkı.
İçinde devasa büyüklükte bir de hayvanat bahçesi var.
İzmir Büyükşehir Belediyesi ziyaretçilere Afrika’nın savanalarında geziniyormuş izlenimi verdiği, doğal yaşam parkında tülü hayvanları yakından gördük.
Bunlardan biri de nesli tükenmekte olan Asya filleriydi.
Aralarında, İzmir halkının sevgisini kazanmış ve bu nedenle şehrin markası haline dönüşmüş yavru fil İzmir de vardı.
Bizim hayvanat bahçesiyle kıyas kabul etmeyecek ölçekteydi İzmir’in doğal yaşam parkı ve hayvanat bahçesi.
Laf olsun diye yapılmamış yani.
İzmir’deyken Samsun’daki hayvanat bahçesinin kapatılacağı yazıyordu bizim gazetenin internet sitesinde.
İzmir’in doğal yaşam parkını gezerken, ‘’Haber inşallah doğru değildir’’ diye düşündüm ama gazetenin doğrulatmadığı haberleri sayfalarına taşımadığını bildiğim için burkuldum.
Nitekim Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz günlerde, aldığı o kararı uygulamaya koymuş.
Gerek yerleşim alanı ve gerekse barındırdığı hayvan sayısı bakımından İzmir’deki benzeriyle kıyas kabul etmese de, Samsun’daki hayvanat bahçesi de şehrimizin bir rengi ve zenginliydi.
Büyükşehir, hiçbir kararı halka sorma gereği duymadığı gibi, bu konudaki kararını da sessiz sedasız uygulamaya koymuş.
Yazık oldu.
Gelir gelmez işittim ki, Çiftlik Caddesinin trafiğe açılma konusu da sadece cadde esnafına sorulmuş.
Sanırsın caddede sadece esnaf yaşıyor.
STK’ların görüşü önemsenmiyor.
Hadi onu anladık.
Ama cadde üzerinde yaşayan halka bari ’’Caddeyi taşıt trafiğine açmayı düşünüyoruz, ne dersiniz?’’ diye bir sorun.
Bu konu onları da ilgilendiriyor zira.