Yüzyıllın felaketi olduğu söylenmişti
Önce Yusuf Ziya Yılmaz dillendirdi.
"50 yılda bir ancak böyle bir yağmur yağar" demişti.
Sonra Başbakan Erdoğan partisinin İl Başkanları toplantısında ,Bizim felaketimiz için " Böyle bir yağış 500 yılda bir ancak yağar" diyerek felaketin büyüklüğüne işaret etmişti.
Başbakan ayrıca, sel nedeniyle Toki, Belediye ve Dsi gibi kurumları kusurlu bulanları ve bu konuda eleştiride bulunanları fena halde haşlayarak, Yağışın ve dolayısıyla sel olayının Allah'tan geldiğine işaret etmemişmiydi.
Önceki hafta başta Osman Genç, "Allah'ın felaketi değil, kullarının kusuru"demişti ki;
Bizde aslında kendisi gibi düşünüyorduk.
Da
Esnaflar veseldenmağdur olan halkımız için afet olarak nitelendirilmesini istemiştik.
Allah'ın felaketinden yani afetten sayılmasının ne gibi faydaları olur diye sorarsanız. Esnafın vegi, SGK ve dahi bazı banka borçlarına kısmi af ve erteleme gelmesi demektir.
Başbakan'ın "Allah'ın felaketi" tanımlamasına karşın Devlet "Afet değil" dedi.
Ne olacak şimdi?
Esnafın borçları kaldığı yerden de.
Afetten değilse suçlular kim o vakit.
Kimse salağa yatmasın.
Unutturmaya da kalkmasınlar bu büyük olayı.
Maddi zarar bi tarafa.
14 canın bedelini kim ödeyecek.
Bu olay her aklıma düştüğünde Bedirhan'ın acılı anacığı da geliyor aklıma.
Ve onun feryat figanı.
Hiç değilse o ana için
Kimse ve hiç bir kurum "Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir" demeye kalkmasın sakın.
* * * *
Afiş mevzuu
Gazete olmasa kuru gürültüye gidecekti.
Muhteremler Samsun Afişine Atatürk heykeli koymayı unutmuşlar.
Bu nasıl bir akıl tutulması
Cahil cesareti desek hafif kalır.
Bu başka bişey.
Halk Gazetesi olayın üstüne gitmese vahametini algılayamayacaktık.
Vakayı adiyeden sayılacaktı.
Ak Parti İl Başkanı Fuat Köktaş'ı bile şaşırttı muhteremler.
Bu karara birilerine şirin görünmek adına vardıklarını söylesek ,Kötaş'ın tepkisini görünce bunu söylemek olası değil.
Bu durum olsa olsa "Akıl tutulması" olarak adlandırılır ancak.