Partilerin var oluş amaçları iktidar olmaktır, siyaseti ülkeyi yönetmek için yaparlar.
Seçim bildirgeleri de bunun için hazırlanır yani.
Yarın mecliste yemin töreni var.
Milletvekilleri yemin ettikten sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni yasama dönemine başlamış olacak.
Seçimin hiç bir partiye tek başına hükümet kuracak çoğunluğu vermediğini söylemeye sanırım gerek yok.
Bu nedenle bir koalisyon hükümeti kurulacak Koalisyon için hangi partiler anlaşır bu henüz bilinmiyor.
Bazı partilerin, AKP ile koalisyon için öne sürdüğü kırmızı çizgileri ve de özellikle MHP'nin "HDP ile asla olmaz" çıkışı nedeniyle koalisyon oluşturma sürecinin biraz sancılı geçeceği anlaşılıyor.
Önceki gün doğduğu köyünde toprağa verdiğimiz 'Siyaset ve Devlet Adamı' Süleyman Demirel sağ olsaydı, nasıl bir formül önerdiğini sorardık.
Yener Cabbar'ın da yazdığı gibi O, koalisyonların da ustasıydı.
Şimdi öyle bir süreç yaşıyoruz ki, ona çok ihtiyacımız olduğunu bir kere daha anlamış bulunuyoruz.
Zira daha iki gün önce ebediyete uğurladığımız O Büyük Adamın "Demokrasilerde çare tükenmez" dediğini bile ve henüz toprağı soğumamışken unutmuş bir milletiz.
Cuma günü MHP'nin çiçeği burnunda milletvekilleri mazbatalarını alır almaz, ayaklarının tozuyla Hedef HALK Gazetesine geldiler.
Biraz sohbet ettik kendileriyle.
Ve haliyle koalisyon da konuştuk.
Her ikisini de yeni tanıdım.
Erhan Usta'yla tek başına konuşmuş olsanız, ilk intibaınız "Türkiye'de hükümet sorunu yaşanmaz, koalisyon bir şekilde kurulur" şeklinde olur.
Son derece rahat bir adam.
Kendinden emin.
Bilge bir tarafı var Erhan Usta'nın.
Onunla konuşurken kendinizi rahat hissediyorsunuz.
"Ben bu adamla, önemli meseleleri konuşurum ve o beni anlar, ben de onu" diyebileceğiniz bir izlenim bırakıyor insanda. MHP gözünüzde pek şirin görünüyor, o derece yani.
Ama Hüseyin Edis farklı biri.
Hani nasıl söylenir.
Sanki partinin şahin kanadını temsil ediyor gibi.
Usta'nın aksine Edis, konuşmaya başladığında, size onunla uzlaşamayacağınız duygusuna kapılıyorsunuz.
Oysa ikisi de iyi eğitim almış.
Her ikisi üst düzey bürokraside görev yapmış.
Ama ikisinin arasında olaylara bakış ve değerlendirme biçiminde siyahla beyaz kadar fark var.
Bu bakımdan Erhan Usta'nın temsil ettiği MHP, uzlaşılabilir, çözümü düşünen ve ülkeyi yönetmeye talip bir parti izlenimi verirken. Hüseyin Edis'in temsil ettiği MHP, ön yargılı, önüne gelen her konuya kuşkuyla yaklaşan, uzlaşabilmeniz için mutlaka onun öne süreceği koşullara uymanız gerektiği intibaını uyandırıyor.
Ve bu tavrı biz son günlerde MHP'nin üst düzey yöneticilerinde de görüyoruz.
"Hangi MHP?" diye sormamdaki amaç da bundandır.
Elbette ki bir partinin kırmızı çizgileri ve asla ödün vermeyeceği ilkeleri vardır.
Olmalıdır da.
Karşımızda aynı partiden seçilmiş ve aynı ilkelere inanmış iki milletvekili duruyor.
Ben Erhan Usta'nın, Hüseyin Edis'ten daha ikna edici olacağını düşünüyorum.
Siyaset, kavga etmeden de fikrinizi karşınızdakine kabul ettirebileceğiniz yegane yöntemdir.
Siyaset adamı uzlaşmayı, ilkelerinden ödün vermek gibi algılamamalıdır.
Zira uzlaşmak, asla ödün vermek değildir.