Temmuz ayı enflasyon verileri açıklandı.
TÜİK, yıllık enflasyon için 79,6 şeklinde bir veri açıklarken, bağımsız akademisyenlerden oluşan ENAG, enflasyonun yüzde 176, İTO ise 99'1 olduğunu duyurdu.
Üç farklı veri var ortada.
TÜİK'in enflasyon verisi ile ENAG'ın verisi arasında bir uçurum var.
Yarıdan bile fazla.
Verileri herkes kendi meşrebine göre değerlendirebilir ve bu nedenle ENAG'ı iktidar karşıtı görenler, gurubun açıkladığı verilere de inanmaya bilir elbette.
Ve fakat.
Yönetimi iktidara yakınlığı ile bilinen İstanbul Ticaret Odası (İTO)'nun verileri de TÜİK'in yaklaşık 20 puan üstünde çıktı.
Şimdi soruyorum.
Hangi veriye inanacağız.
Hangi enflasyon yani.
Terbiyem daima devletin kurumlarına inanmayı emreder.
Bu nedenle bir kamu kurumu olan TÜİK'in açıklamalarına inanmak isterim elbette.
Ve fakat.
Fiyat artışları konusundaki veriler arasında oluşan uçurum benim de 64 yıllık ömrüm boyunca oluşan inancımı sarsar oldu açıkçası.
Öncelikle bu durumun oluşmasına kim sebep olduysa hakkım helal değildir.
Bu ister, ENAG'ı oluşturan akademisyenler olsun, isterse İTO'nun yöneticileri veya isterse TÜİK yöneticileri olsun, beni bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yoktur.
Kim sebep oluyor buna, onu da bilmiyorum çünkü.
Ülkemde hayat pahalılığı diye bilenen bir gerçek var ama.
''Enflasyon'' diyoruz zaten bu olguya.
Üç kurumun verisinden yola çıkarak TÜİK'in verisini bile ele arsak, yüzde 80 dolayındaki fiyat artışı bile belimizi büküyor.
Çarşı-pazar yangın yeri!
Bir ay önce aldıklarımızı, aynı parayla bir ay sonra alamıyoruz.
Samsun'da ekmek 4 dört lira oldu.
Üç yıl önce, Haziran 2019'da yani, bir liralık ekmek fiyatı önce 1,25 liraya, günümüzde de 4 liraya yükselmiş.
Simit bile 3 lira.
Bir bardak çay kahvehanelerde 2,5 lira ile 3 lira arasında değişen fiyatlarla satılıyorken kafeteryalarda 10 lira olmuş.
Dört kişilik bir aile üç öğün bir bardak çay ve bir küçük simit yese ödeyeceği para 5 bin 940 liraya ulaşıyor.
Çay ve simide asgari ücret bile yetmiyor yani.
Bir insanın daima çay ve simitle karın doyurmayacağını bilirim elbette ama 4 kişilik bir aile günde dört ekmek tüketse bile, sadece ekmek masrafı 480 lira.
İki ay önce kilosuna 50-55 lira ödediğimiz peynire 94 lira ödedik iki gün önce.
Geçen sene Terme pirinci 7 liraydı, şimdi olmuş 26 lira.
Babamın evini kiraladığımız emlakçı dostumuz aradı önceki gün.
''Ağbi ne yapacağız?'' diye sordu.
Bir yıl önce yenilemişiz kirayı.
Hükümetin kira artışları için önerdiği yüzde 25'i önermedim bile ki, enflasyonun gemiazıya aldığı ortamda bunu önermeye utanırım.
Yüzde 40 önerdim.
Teklifim kabul görmedi haliyle, ev sahibinin yüzde 122 dolayındaki artış talebini ileten emlakçı dostumuzla, yüzde 75 artışta mutabık kaldık.
Kara haberi duyunca babamın canı sıkıldı ve ''Amma da insafsızmış'' dedi ama insanların enflasyonist ortamda malının değerini koruma arzusunun insafsızlık olmadığını babam da biliyor aslında.
Gelinen durum bu yani!
İstatistik verileri bir yana, bu da bizim verilerimiz.
Ya, sizin enflasyon verilerimiz nasıl, siz hangi kurumun verilerine daha gerçekçi buluyorsunuz deyiverin hele.