Bazı insanların günleri hay huyla bazılarının ise vah vah ile… Ancak farkına bile varmadan çabuk geçiyor günler. Bir 15 Mayıs günü naaşını toprakla buluşturduğumuz can dostum, sevgili arkadaşım, meslektaşım Adem Bilir'in mezarının başında dini görevimi yerine getirdikten sonra yine hatırladım günlerin çok çabuk geçtiğini.
Samsun Basın Platformu'nun bazı üyeleri ile birlikte gittiğimiz Adem Bilir'in, Kıranköy Mezarlığı'ndaki mezarı başında, birlikte yaşadıklarımız geçti gözlerimin önünden. 1970 yılında; Trabzon'un Maçka İlçesi'nde gece yarısı astığımız afişlerden tutun da, 1978 yılında Sinop'un Erfelek İlçesi'nin Domuz Dağı'na diz boyu karda çıkarken Halkevi mensuplarının arasında "Çırpınırdı Karadeniz Bakıp Türk'ün Bayrağına" adlı türküyü söylememizi hatırladım. Ve ardından gazetecilik adına yaptıklarımızdan; Samsun Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne kaçak - pardon izinsiz- girip de tecrit odasında bulunan bir siyasi partinin genel başkanıyla yaptığımız söyleşi… Kim miydi bu şahıs? Zeki Dırama’ydı ve bir siyasi parti kurmuştu. Kısacası bizim için haberdi, çünkü siyasi parti genel başkanı siyasi parti kurmuştu ve ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yatıyordu.
Karaciğer transplantasyonunun hemen ardından, yani ayılır ayılmaz, Ankara'da yattığı hastanede odasının kapısından birbirimize el salladığımız duygusal anı… Hatırladım, aradan bunca yıl geçti halen hatırlıyorum oradan baktığı anı.
Kara haber yine çabuk duyulmuştu. Âdem Bilir gittiği Marmaris'te Hakkın Rahmetine kavuşmuştu. Unutanlar için yazıyorum: Günlerden 13 Mayıs akşam saatleriydi. Sonra naaşı Samsun'a getirilmiş bir gece evinde yatırıldıktan sonra da, çalıştığı İlkadım Belediyesi ve ardından da Ondokuz Mayıs Gazeteciler Cemiyeti'nin önünde düzenlenen törenlerle 15 Mayıs günü toprakla buluşturulmuştu, yoğun seven gurubunun katıldığı cenaze töreninin ardından.
Allah cümlemizin duasını kabul eylesin.
Evet, günler çabuk geçiyor.
Hem de göz açıp kapayana kadar.
Kim öle kim kala belli değil.
Ancak, Emri Hak Vaki Olduğunda, ben kendi adıma inanıyorum ki kırmadığım dört kişi bırakmışımdır geride. Tabutumu taşımaları için dört yaren… Ya sizler, sizler de tabutunuzu taşıyacak kırmadığınız dört arkadaş bıraktığınıza inanıyor musunuz? Bir süre önce yanındaydım. Ramazan Bayramı öncesi yine dertleşmiştim kendisiyle.
MUSTAFA VE BETON
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı’nın adı Mustafa Demir… Yani hem adı hem de soyadı son yıllardaki Türkiye gerçeğiyle birebir örtüşüyor.
Mustafa Demir, önceki hizmetleri yıkıp yerlerine yenilerini yapmak istemesiyle hep gündeme geliyor. Kendi partisince
Yapılan hizmetlerin değiştirilmesinin yanısıra önceki belediye başkanları döneminde ilçelerde yapılanları da yıkıyor ve betona gömüyor. En son olarak Samsun'da Emek Park Gitti Beton Park Geldi ortaya. Bir park düşünün yeşilliği gitsin ve yerine CHP ve İYİ Parti Meclis üyelerinin itirazına rağmen Büyükşehir Belediyesi tarafından Çocuk Üniversitesi yapılıyor.
Alın ize bir Mustafa Demir gerçeği daha. Konu yargıya taşınıyor da hangi yargı buna dur diyebilecek merak ediyorum. Yargı İktidarın sözünden çıkabiliyor mu bilmiyorum da umarım gerçeği cübbeleriyle oturanlar da görürler.
Bu durum sandık vatandaşın önüne gelince daha da netleşecek. “Al ananı git ” diye başladığı vatandaşa “oy istemek” için gideceği sırada da “getir ananı” deyiverirler mi? Eninde sonunda o sandık vatandaşın önüne gelecek, işte o zaman ak ve kara belli olacak.
GÜNÜN SÖZÜ
Cevizin kabuğunu kırıp özüne inemeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. (İmam-ı Gazali)