Yazarlar // 13 Aralık 2016 Salı 08:40
Ragıp GÖKER
Dün şehitlerimizi sonsuzluğa uğurladık.
Yüreğimiz kanıyor.
Geçmişte yaşanan acıları unuttuğumuz gibi bu büyük acıyı da unutacağız maalesef.
‘’Ölenle ölünmüyor’’ dediğimiz gibi acıyı bal eylemişiz bir kere.
Şehit olmak ise tesellimiz gibi sanki.
Anaların yüreğindeki ateş hiçbir vakit sönmeyecek elbette ama şehit babasının ‘’Vatan sağ olsun’’ deme yürekliliği başka nasıl açıklanır.
Birisi Vodafon Arena’nın önü olmak üzere İstanbul’un iki noktasındaki eş zamanlı patlamalarda 36’sı polis, 44 şehidimiz oldu.
Bir an önce iyileşmelerini dilediğimiz çok sayıda da yaralımız var.
Tıp Fakültesi öğrencisi Sinoplu Berkay Akbaş, tesadüfen oradan geçerken ciğerine şarapnel parçası isabet edince şehit olmuş ama her biri henüz 20’li yaşlardaki genç polisler, canlı bombanın üzerine çullandıkları anda parçalanmışlar.
Babası ‘’Bir ay sonra sözünü keseceğiz’’ dediği Çarşambalı şehidimiz Mustafa Öztürk, 27 yaşındaymış henüz.
Şehitlerimizin her biri bizim için aziz hatıra artık.
Üzgünüm.
Ayrıca çok öfkeliyim.
Nicedir ‘’Neden bu hale geldik?’’ diye soruyorum kendime.
Sosyal paylaşım sitelerinde Çarşambalı şehidimiz Mustafa Öztürk’ün fotoğrafları paylaşılıyor.
Fotoğrafı ilk defa gördüğümde ‘’Ne kadar temiz bir delikanlı’’ diye düşündüm.
Öyle bir his veriyor insana çünkü.
Ayın aydınlık yüzü gibi, kalbinin temizliği yüzüne yansımış sanki.
O ‘temiz yüzlü çocuk’, onunla birlikte şehit olan 43 vatan evladı gibi, peygamberin doğum gününde, peygamberin cennetteki katına çıktı.
Sinoplu Berkay gibi sivillerde şehit oldu ama eli kanlı teröristlerin polislerimizi hedef aldığı anlaşılıyor.
Şehit polislerimizin tamamına yakını 20 ila 30 yaşları arasında üniversite mezunu gençlermiş.
Polis memurlarımızın iyi eğitim almış gençlerden seçilmesine de sözüm olmaz, hatta bunu doğru bir seçenek olarak görürüm.
Ancak, üniversite mezunu da olsalar, sanırım polis olmak için özel bir eğitimden geçirilmeleri gerekir.
Teröristi uzaktan etkisiz hale getirmek yerine canlı bombanın üzerine atılarak öldükleri için ‘’Polis eğitimini yeterince almadılar mı acaba?’’ diye düşündüğümü itiraf etmeliyim.
Aslında iyi bir yaşam kurmak adına üniversite eğitimi alan bu çocukların, polis olmayı da gönülden istediklerini sanmam ya neyse.
Keşke hiç terör olmasa, keşke bu kadar polise de ihtiyaç duyulmasa.
Bizim güvende olmamız için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimize minnet borçluyuz.
Bu son acımız olur inşallah.
Başın sağ olsun Türkiye.