İspanya diktatörü Franco'nun söylediğine inanılsa da aslında 36 yıl süren hükümranlığına dair meşruiyetinin tartışılmaması için spor, eğlence ve dini söylemleri simgeleyen Futbol-Fado-Fatima sözleriyle halkını adeta ipnotize etmişçesine yönetirken 'Üç F'' kuralı olarak bilinen bu aforizmayı dünyaya ezberleten kişi, Proteziz diktatörü Salazar’dır.
Futbolun kitleler üzerinde etkisi bilinir.
Mesela sambacıların ülkesi Brezilya'da futbol en yaygın spor dalı olarak bilinir ya.
Yanlıştır.
Brezilya'da en yaygın spor dalı basketboldur.
Futbol mu nedir?
Brezilya halkı için futbol bir yaşam biçimidir.
Hayatın ta kendisidir yani.
Dünya'nın 'futbol mabedi' olarak bildiği Marcana'da oynanan 1950 Dünya Kupası Finalinde Brezilya'nın, Uruguay'a 2-1 yenilmesi sonrası, ülkede bir süreliğine yaşamın durduğuna inanılır.
Brezilyalılar için futbol böylesine bir tutkudur.
Ki;
Büyün dünyada futbol en çok seyirci toplayan spor dalıdır.
İspanyol devi Real Madrid, Santiago Bernabeu stadının seyirci kapasitesini artırmak amacıyla uyguladığı tadilat projesi için 1 milyar Avro harcıyor.
Keza, Barcelona kulübü de seyirci kapasitesini 100 binin üzerine çıkartmak için Camp Neu'yu yeniliyor.
Neden?
Elbette stadyumların yenilenmesiyle kulüpler çok daha fazla taraftarı stadyumlara çekecekler ve bunun sonucunda da daha çok para kazanacaklar ama asıl amaç, stadyumları taraftarlar için rahat edebilecekleri bir eğlence mekanına dönüştürmektir.
Ülkemizde de güzel stadyumlar var.
Başta Olimpiyat stadı olmak üzere Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş takımlarının maçlarını yaptıkları İstanbul'daki statlar da Avrupa’daki benzerlerinden aşağıya kalır özellikte değil.
Hatta statlarımızın eksiği yok, fazlası var.
Samsun'daki Yeni 19 Mayıs stadı için de ayni iddiayı dillendirmek isterdim elbette ancak gerek seyirci kapasitesi bakımından ve gerekse mimari açıdan güzel ve güzel olduğu kadar Samsunspor'un vefakar ve cefakar seyircisine hizmet verebilecek fiziki yeterliktedir.
Ve fakat.
Yer seçiminin hatalı olması nedeniyle temizliğinin korunması bakımından Yeni 19 Mayıs, İstanbul'daki benzerlerinden bir adım geride kalıyor maalesef.
Brezilya kadar çılgınca olmasa da futbol, Türk halkı tarafından da çok sevilen bir spor dalıdır.
Türk halkı futbolun inceliklerini de bilir.
Zannım odur ki, 10 Türk vatandaşından 8'i, futbol bilgisini, bir teknik direktör bilgisine eşit düzeyde görür.
Bu nedenledir, dergâhta, bargahta, divanda, kahvehanede, işyerinde ve dahi evde konuştuğumuz iki konundan biri siyasetse, bir diğeri de futboldur.
Milli futbol takımımız, yine ve yeniden Avrupa şampiyonasına katılmaya hak kazandı.
Bugün oynayacağımız Galler maçından bir puan bile çıkarmamız durumunda gurup lideri olma şansımız var.
Almanya, futbolda bir ekol olarak bilinir.
Takımımız, 72 yıl sonra Berlin'de yeni bir destan yazdı geçen akşam.
Dünyalar bizim oldu.
Her ne dert varsa hepsi bir anda unutuldu.
Salazar boşuna ''Üç F'' dememiş.
Futbol sadece bir oyun değildir.
Çok şeydir.
''Ver mehteri'' diyor ya birileri.
Sen de çal düdüğü.
22 kişi koşsun bir topun peşinden.
Bak gör, ne geçim sıkıntısı konuşulur, ne siyasi çalkantılar.
Futbol, sadece futbol değildir.