Fatmagül'ün suçu ne ?

TV dizilerinin ve programların insanları hangi ölçüde etkilediği, nerelere yönlendirdiği ve sonuçlarının ne olduğunu birebir yaşayanlar vardır.

Ben ise bunu gözleyenlerdenim.

Yaygın kanallardan birisinde “Fatmagül’ün Suçu Ne?” diye bir dizi oynamıştı. Beren Saat’in izleyiciyi ekrana bağladığı dizinin konusunu hatırlayalım.

Mahallenin gençleri Fatmagül’ü kaldırırlar ve bir güzel ırzına geçerler.

Ve macera da böyle başlar.

Sonrası malum.

Devreye para girer, satmak ve satın almak dürtüleri başlar.

Gençlerden birisi sevdaların bu güzel kıza.

Yargılamalar, yargıya müdahale girişimleri.

Hangi atraksiyonu ve çirkinliği ararsanız vardır bu dizide.

Peki neden reyting rekorları kırdı bu dizi?

Türk toplumu bu sapık düşünceler içinde mi, yoksa böyle olmasını isteyen Türk insanını kendi ülke sorunlarıyla ilgilenmeyen gününü gün eden, arkadaşların artığını bile alan bir toplum haline mi getirmek istenir.

Türk toplumunu ayakta ve bir bütün içinde tutan aile kavramının ortadan kaldırılması projesi midir bu tür dizileri yaptırıp izletmek?

Ben bunları düşünürken bir de baktım ki dizi amacına ulaşmış bile.

Adı Fatmagül değil.

Aslına bakarsanız adı hiç de önemli değil.

Ne kızın ne de onu “Kullanıp bir kenara attıkları iddia edilen” gençlerin.

Okullar daha tatile girmeden Samsun’un bir ilköğretim okulunda birkaç genç erkek bir genç kızı kullanıp bir kenara atarlar.

İddia bu.

Peki, gerçek mi?

İş polise ve Cumhuriyet Savcılığı’na intikal etmiş mi?

Ettiği de iddia ediliyor.

Hatta devreye siyaset ve ekonominin de girdiği söyleniyor.

İddialar bununla da kalmıyor.

Bazı öğrencilerin okuldan ilişiklerinin kesildiği ve bir başka okula kayıtlarının yapıldığı da kulaktan kulağa fısıldanıyor.

Şimdi siz de öğrendiniz mi “Fatmagül’ün suçunun” ne olduğunu?

Hiç merak etmeyin, Fatmagül’ün suçunun daha da artacağını söyleyebilmek artık mümkün gibi görünüyor.

İşte televizyonun yönlendirmesinin insanları ve toplumu nerelere götürdüğünün yaşanmış bir örneği.

Siz suçu sadece haberlerin yönlendirilmesinde arıyorsanız ne kadar çok yanılıyorsunuz değil mi?

SİYASETİN GÜZEL YANI

Ramazan Bayramı’nın birinci günü hem iktidarın hem de ana muhalefetin iki milletvekili Yakakent ilçesindeydi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç ilçeye önce gelendi. Partililerle, partisinin ilçe merkezinde görüştükten sonra halkla selamlaşmaya geldi sıra.

El sıkmak tokalaşman ve sarılıp öpüşmek bu işin doğasında olsa gerek.

Karşındakine elektrik veriyorsun böylece ve kendine bağlıyorsun.

Bu elektriklenme sürerken Sayın Koç AK Parti İlçe merkezine kadar geldi.

Eski bakanlardan Samsun Milletvekili Sayın Mustafa Demir’in orada olduğunu öğrenince de yanındakilerle AK Parti’ye bayramlaşmaya çıktı.

Burada Sayın Demir ve AK Parti yöneticileri tarafından samimi bir şekilde karşılandı.

Sayın Demir, Sayın Koç’u kapıya kadar geçirdi.

Siyasetin güzel yanını böylece gördük biz de…

Hep böyle olsa “Lanlı” “lunlu” konuşmalar olmasa ne güzel olur.

“İLÇE BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADAY OLMAM”

Sayın Mustafa Demir ile ilgili geçenlerde bir yazı yazmış ve “Atakum Belediye Başkanlığına partisi tarafından aday gösterilmesi düşüncesi pompalanıyor demiştik ya…

Sayın Demir bu ifadelere içerlemiş sanırım.

“Neden öyle yazdın” diye sordu.

Oysa yazının tamamını okumuş olsaydı ifadenin bana ait olmadığını zaten anlardı.

Her neyse..

Beni aydınlatıcı bir açıklamada bulundu.

Ben de siz Sayın Okurların aydınlanması için buraya aldım.

Sayın Demir’in açıklaması kısa ve özdü. Hem de bana ders veren bir öğretmen iradesiyle yaptı bu açıklamayı.

“Bir bakan asla ilçe belediye başkanlığı için aday olmaz…”

Bunu derken acaba Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı için mi aday olacağını ifade etmek istedi?

Sordum bunu da.

Duymazdan geldi.

Bir soru daha sormak isterdim Sayın Demir’e, ancak kalabalıktı soramadım.

O nedenle buradan sorayım:

“Sayın Demir, Sizi Bakan yapan irade, gidip Atakum ilçesinden belediye başkanlığına aday olacaksın derse ne yaparsın, o iradeye karşı gelebilir misin, yoksa gidip aday mı olursun?”

GÜNÜN FIKRASI

Bir gazeteci ekonomik krizle ilgili olarak vatandaşın fikrini almak için röportajlar yapıyormuş:

Temel’e sormuş;

-Beyefendi son dönemde yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz hakkında ne düşünüyorsunuz.

Temel kafası karışmış bir vaziyette;

-Hemşerum sen çimsun necisun neden sorayisun?

-Efendim ben haber programı yapıyorum spikerim.

-Ula bak terbiyeni bozma ben seni spikerim...

GÜNÜN SÖZÜ

Geçici bir güven uğruna temel özgürlüklerinden vazgeçenler, ne özgürlüğü hak ederler ne de güveni. Benjamin Franklin.

DUVAR YAZISI

Sen çaldır, Funda Arar…