Merkez Bankası, beklenen kararını açıkladı.
Banka, haftalık repo faiz oranını 475 baz artırdı bunun sonucunda da 10,25 oranındaki faizler yüzde 15’e yükselmiş oldu.
Faizlerin 4,75 oranında artırılmasına sevinecek değiliz elbette ama şartlar bunu gerektiriyorsa yapacak fazla bir şey de yok gibi.
Berat Albayrak’ın istifasının ardından dolarda bir liraya kadar bir değer kaybı yaşandı biliyorsunuz.
Ki;
Bunu Türk parasının bir liraya kadar değerinin arttığı şeklinde söylemek daha doğru olacaktır aslında.
Buna rağmen, paramız hala döviz karşısında tam anlamıyla değerlenebilmiş değil.
Merkez Bankası Başkanı ile Hazine ve Maliye Başkanları değişti biliyorsunuz.
Hükümet tarafından merkez bankasına müdahale edildiği ve bu nedenle bankanın bağımsızlığının kaybolduğu iddia ediliyordu.
Faizleri düşürmediği için bankanın eski başkanlarından Murat Çetinkaya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından geçen yıl görevden alınmıştı.
Cumhurbaşkanı, Çetinkaya’nın görevden alınmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunurken, “Kendisine ekonomi toplantılarında defalarca faizi indirmesi gerektiğini söyledik. ‘Faiz düşerse, enflasyon düşer’ dedik. Gerekeni yapmadı. Aynı kulvarda değildik” demişti.
Cumhurbaşkanı, ‘’Faiz sebep, enflasyon sebep’’ diyerek, enflasyon artışını faizin tetiklediğini söylüyordu biliyorsunuz.
Çetinkaya’dan sonra gelen Merkez Bankası Murat Uysal, iktidarla uyum içinde çalıştı.
Hatta Uysal’ın döneminde politika faizi yüzde 24’ten yüzde 8.25’e kadar indirildi.
Ve fakat.
Faizler bir taraftan faizler düşürülürken, bir taraftan da 100 milyar dolar dolayında satış yapılmış olsa da dövizin ateşi bir türlü söndürülememişti.
Hükümetle iyi ilişkilerine rağmen Murat Uysal da görevinden alınmış, akabinde Hazine ve Maliye Bakanlığına Lütfü Elvan, Merkez Bankası Başkanlığına da Naci Ağbal atanmıştı.
Daha sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ekonomide ve hukuk alanında reform yapılacağını duyurmuştu.
Ağbal da göreve gelir gelmez bankanın bağımsızlığına vurgu yaptığı ilk açıklamada piyasalara olumlu yansımıştı.
Ekonomide istikrarı sağlamanın yanı sıra, dövizin ateşinin söndürülmesinde birinci koşulun, Merkez Bankasının bağımsız kalması gerektiğini söylüyor uzmanlar.
Gerek AK Parti Kurmayları ve Merkez Bankası Başkanı tarafından bankanın bağımsız olduğu iddia edilse de, bu yöndeki açıklamalar, piyasalarda istikrarı sağlamaya yetmiyordu.
Bir hamle gerekiyordu.
Cumhurbaşkanının sürekli yaptığı ‘’Faiz sebep, enflasyon sonuç’’ vurgusuna rağmen, Merkez Bankası dün faiz artırma kararı aldı.
Kararın açıklandığı anlarda döviz hareketlerinde aşağıya doğru bir eğilim yaşanıyordu.
Bankanın yeni faiz politikaları ekonomide istikrarın sağlanmasına katkı verecek mi bilmiyorum ama bununla yetinilmemesi gerektiğini biliyorum.
Bu karar bile piyasalara olumlu etki ediyorsa, ekonomi ve hukuk reformunun ‘sözde reformda’ kalmayıp, özde reforma dönüşmesi halinde daha farklı bir Türkiye göreceğimizden eminim.
Sahiden bir reform yapılabilir mi?
Ana muhalefet partisi liderinin mafya lideri tarafından tehdit edildiği ülkede iktidar partisi sözcüsünün ‘’Ama aynı kişi Cumhurbaşkanımıza da hakaret etmişti, o zaman CHP ses çıkarmış mıydı’’ gibi bir söylemle, hakaret ile tehdit arasındaki farkın ayırtına varamadığı bir ülkede hukuk reformu nasıl yapılacak pek merak ediyorum doğrusu.