İzmir ve Samsun Fuarı…
“Türkiye’nin ilk, tek ve en büyük fuar organizasyonu İzmir Enternasyonal Fuarı, 29 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında 83. kez kapılarını açacak.”
Bu haberi okuyunca içim cız yaptı.
Çünkü Türkiye’de iki büyük fuar vardı.
Birisi İzmir, Diğeri Samsun fuarlarıydı.
İzmir Fuarı halen sürüyor.
Ya Samsun Fuarı?
Yerinde yeller esiyor.
Samsun küçültülüyor diyorum da kimseye dinletemiyorum.
Benim karşıma geçmiş Samsun’un büyüdüğünü dile getiriyorlar.
Bunu söyleyenler halkı aldatıyorlar.
Samsun nasıl mı küçültülüyor?
Bakın anlatayım…
1977 yılının Temmuz ayının birinci günü cumartesiydi.
Samsun milli fuarı açılıyordu o gün.
Açılış sırasında şiddetli bir yağmur yağmış ve o açılış berbat olmuştu.
Berbat olan sadece açılış mıydı?
Ben ve üzerimdeki elbiseler de.
O saatlerde yağmurdan Kardeşler Lokantasına sığınmış, Rahmetli dostum Adem Bilir’le akşam yemeği yemiştik.
Fuar nedeniyle bir ay Samsun’a Türkiye’nin dört bir tarafından gelenler oluyor ve ekonomiyi güçlendiriyordu.
O tarihlerde Samsun Ekonomisi Türkiye ekonomisinin ilk onunda gösteriliyordu.
O fuar artık yok.
Sözüm ona bir fuar yapılacak.
Hep cek ve cak, yapılmadı henüz, ne zaman yapılacağı da belli değil…
Samsun’da iki adet stadyum vardı.
Birisinin yerinde yeller esiyor, diğerinin akıbeti belli değil.
Yenisi yapılıyor birkaç yıla biter. Yenisi bitince mevcut yıkılacak.
Yani Samsun iki stadı olan bir ilden tek stadı olan bir ile gerileyecek.
Tıpkı havalimanı konusunda olduğu gibi…
Çarşamba havalimanı açıldığında Samsun iki havalimanı olan bir il konumundaydı.
Eskisinin yerinde yeller esiyor…
Yok yok, yel esmiyor Türkiye’nin en büyük inşaat firması TOKİ’ye verildi ve burada bir hastane yapıldı, başkaca konutlar yapıldı bu kurum tarafından.
Yani Samsun iki hava limanı olan il konumundan sıradan bir il yani tek hava limanı olan bir il konumuna geriledi…
Siz mi Samsun’a bu gerilemeyi yaşatıyorsunuz?
Yoksa siyasi iktidarlar mı?
Oysa Siyasi İktidarların temel görevleri illeri geriye değil ileriye getirmek değil midir?
Siz geriletmiyorsunuz belki ancak bunda büyük ölçüde payınız var ey Samsunlular, uyumayın.
Ve de unutmayın ki Samsun’u ekonomik olarak ilk ondan ilk ellilere kadar gerileten, eğitim olarak ilk elli içine zor girer duruma gelmesine yol açan, iki stattan tek stada, iki hava limanından tek hava limanına gerilemesine neden olan siyasi iktidarlar sizlerin oylarıyla iş başına geliyor.
Yani bu gerilemede hepimizin büyük payı var, hesap verelim…
Çünkü hepimiz suçluyuz…
ATAKUM BELEDİYESİNDE NELER OLUYOR?
Önce Belediye Başkanı İshak Taşçı kendisini kapıların ardına hapsetti.
Belli ki bir korkusu vardı, halkla her gün yüz yüzegelmekten korkuyordu.
Sonrasında geçmiş yönetimi suçlamaya başladı.
Neden?
Seçim öncesinde verdiği sözleri yerine getiremeyeceği korkusu sarmıştı her yanını.
Son bir kaç gün içinde işler daha da kızıştı.
Önce Başkan Yardımcılığı’na gelen bir zatın feci şekilde tartaklandığı hatta daha ileri gidildiği haberleri çıktı.
Neden?
Otomobilini yanlış bahçeye mi park etmiş ne…
Dün sabah bütün bunların üzerine tuz biber ekildi.
Belediye’de silahlar patladı ve bir kişi yaralandı…
Bütün bunlar neden oldu sorusunun cevabını ararsak!!!
İshak Taşçı Belediyeyi iyi yönetemiyor mu sorusuna takılıyor insan.
Belediye’de silahlar konuşuyor, Belediye Basın Bürosundan bir açıklama geliyor:
Aynen şöyle:
“Belediyemiz şirket işçilerinden Emre Gürdal, yine şirket işçisi olarak çalışan Serkan Altay tarafından şahsi nedenlerden oluşan husumet nedeni ile silahla yaralanmıştır. Olayın belediyemiz icraatları ve faaliyetleri ile hiç bir ilgisi bulunmamakta, tamamen şahsi nedenlere dayanmaktadır. Bilgilerinize sunarız.”
Ben bu açıklamaya güler ve geçerim.
Başkan İshak Taşçı, yardımcısının tartaklanmasından sonra dört korumayla gezmeye başlamış.
Şimdi silahlı yaralama var.
Koruma sayısı ikiye katlanır herhalde…
GÜNÜN FIKRASI
Temel gazetedeki iş ilanına gitmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
İş ilanında üniversite mezunu, iyi Fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
- Hoş geldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
- Üniversite mezunu değilim.
- Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
- Yabancı dil bilmem.
- Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
- Pazarlama konusundan anlamam.
- O zaman niye geldiniz canım kardeşim?
- Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.
GÜNÜN SÖZÜ
Balonların gururu, iğnelerle karşılaşıncaya kadardır.
DUVAR YAZISI
Ölüm korkusu sürekli değil, mezarda biten geçici bir duygudur.