Yazarlar // 31 Ocak 2015 Cumartesi 00:00
İsmail BAŞARAN
Biliyorum ben de farkındayım.
Gün geçmiyor ki Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ı bu sütunlara konuk olarak alıyorum.
Bazıları “Başka işin yok mu her gün yazıyorsun” diyor, bazıları da “Ne kadar reklam parası aldığımı, çünkü her gün reklamını yaptığımı” söylüyorlar.
Öncelikle bu iki söylentiye açıklık getireyim.
Birincisi; Evet benim başka işim yok. Bu şehrin geleceğine kim dinamik koymak ister, kim bu şehrin kaynaklarını çarçur etmeye çalışır ve bu konuda uğraş verirse, ben her platformda karşısında olacağım. Burası da platformlardan birisidir.
İkincisi; reklamını yapmak için değil halkın doğruları bilmesi için uğraş veriyorum, reklam parası da almıyorum. Büyükşehir Belediyesi’nde hiçbir faturam yoktur, kimlerin olduğu da açıklanırsa Samsun halkı gerçekleri öğrenir.
En son haberi siz de okumuşsunuzdur, okumadıysanız buyurun okuyun:
“Samsun Büyükşehir arsa satacak…
Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi, 1 milyon 101 bin 329 metrekarelik toplam alana sahip 43 arsanın satış ya da kiralanması kararı aldı. Elde edilecek gelirler, belediyenin çalışmalarına kaynak olarak aktarılacak.
Samsun Büyükşehir Belediye Meclisi, yapılacak yatırımlara kaynak sağlamak amacıyla belediyeye ait taşınmazların satışını kararlaştırdı. Alınan karar doğrultusunda toplam 1 milyon 101 bin 329 metrekarelik alana sahip 43 arsanın satışı ya da kiralanmasından elde edilecek gelirler, Büyükşehir Belediyesi'nin yapmayı planladığı projelere kaynak yaratılacak.”
Hadi şimdi siz benim yerimde olun da yazmayın.
Paramız yok diyerek öz varlıklarınızı satışa çıkarıyorsunuz.
Peki, ta İspanya’ya kadar bir dolu zevatı toplayıp ne etmeye götürüyor, yatırım yapacak parası kalmadığını öne sürdüğünüz belediyenin paralarını oralarda neden harcıyorsunuz?
Kendi yaptıklarınızı bir bültenle kamuoyuna duyurmak varken, tramvay adı altında gazete çıkarıyor bu gazetede cinayet haberleri veriyor, parası olmadığını söylediğiniz belediyenin binlerce lirasını neden harcıyorsunuz?
Allah aşkına sizin malınız sayılan Samsun Büyükşehir Belediyesi taşınmazlarını satışa çıkaran bir belediye yönetimine siz bu soruları sormaz, vatandaşın hakkını savunmaz mısınız?
Vatandaşın hakkını savunmadan gazetecilik yapamam kimse kusura bakmasın…
12 EYLÜL VE YUNANİSTAN SEÇİMLERİ
Komşu’da seçimler oldu ve Yunanistan temelden değişimin önünü açtı.
Değişir veya değişebilir mi bilemem, onu zaman gösterecek.
İktidara gelen partiyi biraz inceleyelim.
İlk girdiği seçimde toplam oyların yüzde 3.3’ünü alarak sekiz milletvekilini parlamentoya sokmayı başardı.
Sonrası geldi, girdiği her seçimde oylarını artırdı ve bugün iki milletvekili eksiğiyle iktidarda.
Bunda ne var?
Soru bu.
İşte Türkiye ile Yunanistan arasındaki fark.
12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası Türkiye’yi irdeleyelim.
Öncesinde koalisyonlar vardı, sözüm ona o koalisyonlar nedeniyle hükümetler çalışamıyor vatandaşın sorunları çözülemiyordu.
Yağ, benzin kuyrukları vardı.
Karaborsa almış başını gitmişti.
12 Eylül ihtilalini yapan paşaların başında Kenan Evren yer alıyordu.
Yeni bir Anayasa yapıldı yeni kanunlar çıkarıldı.
İhtilal hükümetinin çıkardığı kanunların başında seçim işi vardı ve bir kalın ayar getirilmişti bu işe.
Yüzde on barajı konulmuştu.
Genel oyların yüzde onunu alamayan siyasi partiler milletvekili çıkaramamış sayılacak aldığı oylar barajı geçenlere paylaştırılacaktı.
Öyle de oldu.
Yıllar geçti.
AK Parti kuruldu.
İlk girdiği seçimde oyların yüzde 36 gibi bir bölümünü aldı.
Bazı partiler yüzde onluk barajı aşamadı, bu nedenle aldıkları oylar paylaşıldı ve AK Parti tek başına iktidar oldu.
Böyle de gitti, hem de oylarını artırarak.
Oysa Türkiye’de siyasi parti kanununda değişiklik yapılmasa yüzde on barajı olmasaydı oylar paylaşılmayacak belki de tek başına iktidar olmayacak ülke koalisyonlarla yönetilecekti.
Belki…
Türkiye’de iktidara gelen siyasi partiler neden hiç yüzde on barajını kaldırmıyorlar?
Birileri izin mi vermiyor, iktidara gelenler gitmemek için yolun bu olduğuna mı inanıyorlar?
Şimdi sorarım size Türkiye mi demokratik yönetiliyormuş, yoksa Yunanistan mı?
GÜNÜN SÖZÜ
Adam olmak cinsiyet değil şahsiyet meselesidir...