Yazarlar // 16 Mayıs 2023 Salı 23:53
Ragıp GÖKER
4 Mayıs'taki Samsun Mitingi'ni değerlendirdiğim yazıma ''Erdoğan'ın Samsun'u'' manşetini atmıştım.
Ki;
Yine Cumhuriyet meydanını doldurmuştu Erdoğan.
Bir hafta sonraki Kılıçdaroğlu'nun mitingi de, CHP'nin son yıllarda topladığı en büyük kalabalıktı.
Bu nedenle Kılıçdaroğlu'nun Samsun mitingini değerlendirdiğimiz yazıya da, ''Samsun Kılıçdaroğlu'nu utandırmadı'' manşetini yakıştırmıştım.
Buna rağmen, Erdoğan'ın Samsun'da en çok oyu alan Cumhurbaşkanı adayı olmasını da bekliyordum.
Ve fakat.
Birçok kişi gibi ben de AK Parti'nin oy kaybedeceğini öngörmüştüm ancak, yine birçok kişi gibi kaybın ne kadar olacağı konusunda bir fikre de sahip değildim.
Bütün bunlara bakarak Erdoğan'ın seçimi kaybedebileceğini düşündüğümü de itiraf etmek isterim.
Beni böyle düşündüren de anket sonuçlarına inanmak olmuştu.
Ki;
AK Parti'ye yakınlığı ile bilinen bir ve iki anket firması dışında ki anketçilerin tamamı yanıldı.
AK Parti oy kaybetmesine kaybetti nitekim ama bu kayıp muhalefete de kazandırmaya yetmedi.
Oy kaybına rağmen AK Parti ve MHP'nin iki büyük paydaşı olduğu Cumhur İttifakı, yine de meclisteki çoğunluğu elde etti.
Türkiye'de sistem değişmemiş olsaydı, yani parlamenter sistem devam etseydi, AK Parti yine bu seçimin kazananı olacaktı.
Pazar günkü seçimin bize anlattığı özetle şudur aslında:
Seçmen Erdoğan’a ilk turda kazandırmadı belki ama Erdoğan’dan da tam anlamıyla vazgeçmedi.
Yazıma ''Erdoğan’ın Türkiyesi'' şeklindeki manşeti atmamın nedeni de budur.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kaldığı anlaşılıyor.
Recep Tayyip Erdoğan ve Genel Başkanı olduğu AK Parti, 4 yıl önceki yerel seçimlerden de birinci çıktı ama Ankara ve İzmir gibi iki büyük şehri kaybetmişti.
Kİ;
Hatırlarsanız ''İstanbul'u kaybeden Türkiye'yi kaybeder'' diyen de bizatihi Erdoğan olmuştu.
Erdoğan, partisiyle birlikte bu seçimden yine en çok oyu alan lider olarak çıkmış olmasına rağmen ilk defa bir balkon konuşmasında ''Kazandık'' diyemedi.
Sadece ''Öndeyiz'' demekle yetindi biliyorsunuz.
Şimdi ne olacak?
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu 28 Mayıs'ta yapılacak.
Yine sandık kurulacak.
Seçimin galibini sandıktan çıkan oylar belirler elbette ama ülkemde 14 günlük süreçte konjonktürün değişmesini beklemediğim için muhalefetin bu seçimi kazanma şansı azalmıştır diye düşünüyorum.
Şunu söylemek istiyorum aslında:
Mazbatayı alacak sonuca hiçbir aday ulaşamadı ama parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran Erdoğan ikinci tura da avantajlı girecektir.
Kılıçdaroğlu'nun işi zor olacak yani.
''Emekliye önümüzdeki bayramda 15 bin lira ikramiye, en düşük memur maaşı 21 bin 500 lira olacak'' gibi vaatler seçim kazandırmaya yetmemişken, Kılıçdaroğlu ikinci turda seçmene ne söyleyecek de yeterli oyu alacak.
Demem o ki;
Kılıçdaroğlu'nu, çok zorlanacağı bir 15 gün bekliyor.
CHP'nin, kazanabilmek için çok farklı ve özel bir kampanya yapması gerekecek yani.
Ki;
Tayyip Erdoğan, bu seçim sürecinde çok fazla bir şey söylememiş olmasına rağmen seçmenini yine de konsolide edebildi.
Kılıçdaroğlu onca vaade rağmen Erdoğan'ı ilk turda geçememişse, ikinci turu kazanmak için yapması gerekeni şimdiden düşünmeye başlamış olmalı.
Bu arada Kılıçdaroğlu'nun aldığı oyu küçümsediğim de düşünülmesin.
Kılıçdaroğlu da, yüzde 45 oy alarak görece başarılıdır belki ama 1977'de Ecevit'in aldığı yüzde 41,4 oylu geçmiş olmasına rağmen seçimi kazanamaması kendisi adına büyük talihsizliktir.
Şimdi böyle söylüyorum diye, ''Kazanmaya yetecek sonuca ulaşamadığı için de ne kadar başarılıdır'' diyeceğinizi de biliyorum.
Varsın olsun.
Bu arada, seçmenin CHP'ye verdiği önemli bir mesajı söylemeden de yazımı bitirmek istemem aslında.
Bu seçimi CHP’nin elinde bulundurduğu büyükşehirler özelinden değerlendirecek olursak, seçmen belediye başkanların performansından memnun olduğunu söylemiş ama CHP'ye ise ''Sen de değiş biraz'' demiştir.
CHP, bu mesajı değerlendirecektir elbette ama o değerlendirme 28 Mayıs sonrasında yapılacaktır.
CHP, bir değişime gebedir artık.
Başka çaresi de yok gibidir.