Yazarlar // 4 Aralık 2015 Cuma 00:00
İsmail BAŞARAN
Engellilerle ilgili bir hafta veya gün olunca Türkiye’nin neresinde olursa olsun başta yerel yöneticiler hemen demeç vermeye başlıyor.
Başlıyor da bunlar genellikle söylemde alıyor.
Bu söylemleri eyleme taşıyanlar ise parmakla gösterilecek kadar.
Sizlerin çoğu da ben de bu şehirde toplu taşıma araçlarına biniyoruz.
Daha önce de dile getirdiğimi hatırlıyorum.
Bu araçların duraklarında engellilerin sinebilmesi için rampaların olduğuna tanık mısınız?
Ben görmedim.
Engelliler geldiğinde bu araçlara nasıl binecekler?
Binemeyecekler.
Demek o ki toplu taşıma araçlarıyla seyahat edemezler yani bu konuda özgür değiller.
Engellileri düşünüp hizmet etmesi gereken yöneticiler altlarında kamu araçlarıyla çoluk çocuk fink atabilirler, onlar özgürdürler.
Hem de vatandaşın vergilerinden alınan araçlarla.
Ne günlerdi…
A Parti’nin kurulduğu ve ilk seçimlere girdiği günler.
Seçim öncesi söylemlerde kamu araçlarının ve lojmanların kaldırılacağı dile getiriliyordu. Bu söylem de büyü alkış alıyordu.
Sonra ne oldu?
Aradan yıllar geçti, AK Parti kaç ez iktidara geldi hem de hep tek başına.
Bu söylemini yerine getirdi mi?
Ben görmedim.
Kamu araçlarına binenlerin sayısı arttı da arttı.
Lojmanların ne kadarı kapatıldı?
Kısacası söylemlerle eylemler bir türlü uyuşmuyor.
Neymiş, engellilerin yanındaymışız…
BİR DE ENGELLİ YOLLARI VAR
Engelliler günüydü ya, alıma yine geliverdi o sarı yollar.
Sizi bilmem ancak ne hikmetse benim aklıma çok sık geliyorlar.
Hatta yolda yürürken hep oradan yürüyorum bazen de gözlerimi kapatıyorum.
Empati yapıyorum.
Gözlerim açıkken giderken karşıma ağaç mı çıkmıyor, çöp konteynırı mı?
Yoksa park edilmiş bir otomobil mi?
Engelsiz yaşamı böyle mi kuracağız?
Sadece yolları yapmak yetmiyor, halkı da bilinçlendirmek gerekir.
Yolun ortasına çöp konteynırını koyan ve orada ağaç bırakan yöneticileri de bilinçlendirmeliyiz.
İş olsun diye çalışmış görünmemeleri için.
DOĞALGAZ SAATLARI DEĞİŞİYOR
Sabanın erken saatiydi, evimiz zili çaldı.
Kapıyı açarken batım tüm binada ziller çaldı.
Çocuk işidir deyi kapıyı kapattığımda bu ez kapımın tokmağına dokundular.
Kapıyı açtım.
SAMGAZ’dan geldiklerini söylediler.
İki görevli saate baktılar.
Ne oldu diye sorduğumda, on yılını doldurmuş saatleri değiştirdiklerini ve bu işlem için ücret alınmadığını söyledi.
Komşulardan bazılarının saatleri değişti, bana iki yıl sonra sıra gelecekmiş.
Bunu neden anlattım.
Beyler bu bir yazıyla aboneye anlatılamaz mı?
Sabahın erken saatinde insanın kapısına dayanmaktansa…
Neymiş “Saatler 10 yılda bir değişecek” diye sözleşmede varmış.
SAMGAZ ile yaptığı sözleşmeyi okuyanınız var mı?
GÜNÜN SÖZÜ
Sırtı yere geldikten sonra kazanmış olmak yalnız siyaset alanında görülür. Edgar Fause