Engel sizsiniz!

Bir belediye atıkları toplamak için kaldırımlara yer altı
konteynerleri koymakla övünüyor, diğer belediye bu kaldırımlara engelli yolu yapmakla vatandaşın gözünde prim yapmaya çalışıyor.
Ortaya ise "Garabet" denilecek bir durum çıkıveriyor.
İlkadım Belediyesi'nden sol taraftan, doğu yönüne giderken, Kurşunlu Camii'nin hemen kenarında merdivenler var.
İşte tam da orası...
Geçenler fark etmişlerdir.
İlkadım Belediyesi'nin yaptırdığı yer altı konteyneri kaldırımın üzerinde.
Bir sakınca yok tabi...
Büyükşehir Belediyesi de oraya yaptırmış görme engelli yolunu.
Görme engelliler ellerinde beyaz bastonları sallaya sallaya gidecekler.
Giderken önce sol yapacaklar, sonra bir kaç adım ileri gidecekler sonra da sağ yapacaklar ve yolu bulup yürüyecekler.
Hani bir türkü var ya; "Ortada kuyu var yandan geç" diyor...
Aynen öyle; Ortada çöp konteyneri var yandan geçin ey görme engelliler...
Bu kentte engel sanırım asıl bu işleri yapanlardır.
O nedenle de "Engel siz siniz" diyorum ve "Vazgeçin engel olmaktan" diye de devam ediyorum...

İNSANLIĞIMIZI MI UNUTTUK?
Evet, ben dâhil, bu sorunun cevabını hepimiz verebilmek için uğraşmalıyız.
"Hayır" diyorsak iyi yoldayız "evet" diyorsak ise vay halimize...
Yer, zaman ve mekân önemli değil.
Dün yaşadığım bir olaydan bahsedeceğim size.
Kaldırımdan yürüyordum.
Yolun kenarında park etmiş bir otomobilin içinde sürücü koltuğunda oturan vatandaş yaklaşmamı istedi.
Yaklaştım.
"Bagajda engelli arabam var verebilir misiniz?" diye sordu.
O zaman anladım engelli olduğunu.
"Tabi" diye cevap verdim ve otomobilin bagajına yöneldim.
O sırada bagaj açıldı.
Engelli aracını alıp sürücü koltuğunda oturan vatandaşa uzattım.
Sonra da "Neden sordunuz ki, yardım etmez olur muyum hiç" diye sordum.
Aldığım cevap donup kalmama yol açtı:
"Çoğu yardım etmiyor da..."
O cevabı alınca utandım, adeta yolun değil de yerin dibine girdim.
Nasıl olur, bir engelli vatandaşa nasıl yardım edilmez ki!
Yüce Mevla, affet bizi...
Yol yapıyor, teknolojiyi kullanıyor, dünya vatandaşı oluyoruz...
Çeşitli sosyal medyada yer alıyor ve izliyoruz.
Dünyayı adeta küçültüyoruz...
Bu arada galiba biz de küçülüyoruz.
Ne acı...

GENÇ'İN GENÇ KONUKLARI...
Canik Belediye Başkanı Osman Genç'in genç konukları vardı. Ellerinde fotoğraf makineleri bekliyorlardı.
"Niye beklediklerini" sordum.
"Bir başkanın fotoğrafını çekmek istediklerini" anlattılar.
"Çekin o zaman" dedim.
Benim fotoğrafımı çekiyor, bir taraftan da "Biz neyin başkanısınız"
diye soruyorlardı.
Uzatmayalım, sonunda gençler Osman Genç'in yanına girdiler.
Orada bulunmalarının nedenini Canik Belediye Başkanı Genç'e de söylediler.
Genç, gençlerden birisine sordu:
-Nerelisin?
-Samsunluyum.
-Nerede oturuyorsun?
-Kadifekale'de...
-Sizin başkanı görmüyor musun?
- Geçen gün iftarda gördüm, o da uzaktan...
O gençlere İlkadım Belediye Başkanı Necaattin Demirtaş'ın da kendilerine ne kadar değer verdiğini birileri anlatmalı galiba...

GÜNÜN FIKRASI
Fransa'da bir kasabada kadınlar sık sık papaza gelerek kocalarına ihanetten dolayı günah çıkarırlarmış. Papaz kadınların başvuru şeklinin utanç duvarını aşması yüzünden, şu parolayla başvurmalarını rica etmiş:
"Sokakta giderken ayağım taşa takıldı düştüm" deyin. Ben anlarım...
Papaz bu parolayı kasabanın belediye başkanına da çıtlatmış. Bir sure sonra da papaz başka bir kente atanmış. Yerine gelen papaz ise bu
parolayı bilmediğinden, geldiğinin ikinci haftasında duruma bir çözüm bulması amacıyla belediye başkanının huzuruna çıkmış ve:
"Bütün kadınların ayağı taşa takılıp, düşüyor, şu sokakları, asfalt yaptırsanız da bu kazaların önüne geçsek!" deyince, parolayı bilen başkan gülmeye başlamış.
Papaz kızmış:
"Bunda gülecek ne var? Sayın Başkan!" diye çıkışıp devam etmiş:
"Sizin karınızın da geldiğimden beri üç kez ayağının takıldığını söylersem herhalde gülmezsiniz!"

GÜNÜN SÖZÜ
Yaşayan insanların zekâsı, ölmüş insanlarla en iyi ilişkiyi kitaplar yoluyla kurar. Bovee

DUVAR YAZISI
Gülü seven dikenine katlanır; Kaktüsü sevenin vay haline!