Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki gün son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada asgari ücret, memur ve emekli maaşlarına yapılan zam düzenlemesine ilişkin, " Asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ilgili huzursuzluk ortaya çıktı. Kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz. Bütçeyle ilgili çalışmaların semeresini gördükçe, kendini mağdur hisseden tüm kesimlerin gönlünü alacağız, bunu yılbaşı civarı neticelendirmeyi planlıyoruz" dedi.
Ki;
Emekliler, maaşları için ek bir zam bekliyorlardı.
Doksanına merdiven dayamış Babam gibi birçok emekli, Cumhurbaşkanı'ndan bir himmet beklemişlerdi ama torba yasa tasarısı bu konuda bir düzenleme yapılmadan geçince ve Resmi gazetede yayınlandığı için ben o beklenti içine girenlerden olmamıştım.
Kadere iman etmiş bir Müslümanım ama bu durumu kader planımın bir gereği olarak görmedim hiç bir vakit.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı olarak, çalıştığım yıllar boyunca ahir ömrümde rahat edebileyim diye maaşımdan kesilerek ödenen primlerin gereği olarak emekli maaşlarını devletin ödemesi gereken bir hak olarak görüyorum.
Hakkım olanı istiyorum yani.
Maaşımla ilgili düzenlemenin ekonomik göstergelere göre otomatiğe bağlanması gerektiğini düşünüyorum.
Şunu söylemek istiyorum:
Ülkemin yöneticilerine sağlık ve afiyet dilerim ama özellikle maaşım konusunda Cumhurbaşkanımız dahil hiç bir yöneticimizden de himmet beklemiyorum.
Ülkemde kişi başına düşen milli gelirin 10 bin dolar seviyesinde olduğu söyleniyor.
Ki;
Lüksemburg'da 127 bin dolar dolayındaymış.
Bizi kıskandığı iddia edilen Almanya'da kişi başına düşen gelirin ise 50 bin dolar dolayında olduğu biliniyor.
Ben de yıllık gelirimin 50 bin dolar dolayında olmasını isterim elbette ama ülkemin şu lanet olası orta gelir tuzağından kurtulamadığını da biliyorum.
O nedenle ülkemin ürettiği gelirden payıma düşen 10 bin dolarsa, onu verin bari diyorum.
Ve fakat.
Yüzde 25'lik Temmuz zammıyla bile yıllık gelirim anca 4 bin 476 dolar ediyor.
Bu durumda 5 bin 523 dolar zarardayım, ki bu da yıllık kaybımın 148 bin 852 lira olduğunu gösteriyor.
Dolar kuru, yazının hazırlandığı sıralarda işlem gördüğü 26,95 seviyelerinde kalırsa elbette.
Demem o ki:
Bir emekli olarak ülkemin mağdur ettiği vatandaşlardan biriyim.
''Neden kendinden örnek veriyorsun'' diye beni eleştirenler de oluyor ama başka türlü nasıl anlatabilirim diye de düşünmüyor değilim hani.
Kendimden örnek vererek ülkemdeki bütün emeklilerin sesi olurum belki.
Bu nedenle beni eleştirenler olacaksa, varsın olsun.
Hep yazıp duruyorum.
Daha önce de defalarca yazdığım gibi emekli olduğum 2003 yılı Şubat ayında bağlanan emekli maaşım, asgari ücretin 2.1 katı kadarmış.
Bu da şu demek!
SGK'nın bana maaş olarak 23 bin 944 lira ödemesi gerekiyor.
Oysa zamlı maaşım bile şu sırlar, asgari ücretin bin 400 lira kadar altında kalmış bulunuyor.
Ülkemi yönetenler, bu durumu kader planının bir parçası olarak görmemi istiyorlarsa, kimse kusura bakmasın.
Bu durumu kader planımın bir parçası olarak görmeyeceğim.
Ülkemin çalışanlarının maaşlarına yüzde 80'lere varan zam yapacak ekonomik gücü var madem Benim ve benim gibi emekli vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermelidir.
Cumhurbaşkanı da ''Kimsenin mağduriyetinin kalıcı olmasına rıza göstermeyiz" diyerek emeklilerin mağdur edildiğini söylüyor madem.
Bu ülkenin bir vatandaşı olarak Cumhurbaşkanı'ndan mağduriyetin ortadan kaldırılmasını beklemek de hakkımdır diye düşünüyorum.
Haksız mıyım?