Yazarlar // 28 Ekim 2013 Pazartesi 00:00
İsmail BAŞARAN
Hindistan da çok unlu bir ressam varmış...
Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş...
Ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Celeri olarak tanısa da; kısaca Ranga Guru derlermiş...
Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racici ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini yaparak Ranga
Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş...
Ranga Guru ise;
- “Sen artik ressam sayılırsın Racici.. Artik senin resmini halk değerlendirecek” diyerek resmi şehrin en
kalabalık meydanına götürmesini ve en görülen yerine koymasını istemiş.
Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı
bırakmasını istemiş.
Racici denileni yapmış Ve birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar
içinde ve neredeyse görünmüyor... Çok üzülmüş tabii.Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo
kırmızıdan bir duvar sanki..
Alıp resmi götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.
Ranga Guru üzülmemesini ve yeniden resme devam etmesini önermiş.
Racici yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş.
Tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş Ranga Guru...
Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç firca ile birlikte...
Ve yanına insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı ile birlikte bırakmasını
istemiş.
Racici denileni yapmış...
Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da, boyalar da
kullanılmamış..
Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış..
Ranga Guru ise;
“Sevgili Racici, sen birinci konumda insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı
ile karşılaşılabileceğini gördün...
Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı..
Oysa ikinci konumda onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin...
Yapıcı olmak eğitim gerektirir... Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye kalkmadı, cesaret edemedi...
Sevgili Racici mesleğinde usta olman yetmez, bilge de olmalısın...
Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın...
Onlara göre senin emeğinin hiç bir değeri yoktur...
Sakin emeğini bilmeyenlere sunma ve asla bilmeyenle tartışma..” demiş...
XXX
Bizim işimiz işte bunun için zor.
Hayatında bir mektup bile yazmamış, bir makale, fıkra kaleme almamış insanlarla bu sütunlarda birlikte
oluyoruz.
“Yazsana şu konuyu” diyenlerle çevrilmiş etrafımız.
“Sen söyle, yap açıklamanı ben de yazayım” diyorsunuz, aldığınız cevap “Gazeteci sen değil misin ne
yaz” oluyor.
Bu şehrin daha da güzelleşmesi, içinde yaşayan insanların rahat etmesi için verdiğimiz emeğin hiç mi
değeri yok?
Artık karar aldım; Verdiğim emeği bilmeyen ve anlamayanlarla tartışmayacağım…
GÜNÜN FIKRASI
Politikacıların toplandığı bir uçakta, uçuş esnasında Azrail gelir kaptan pilota der ki; "Hadi vakit tamam
gidiyoruz."
Kaptan cevaplar; "Aman. Olay benim için tamam da, arkada 287 kişi var. İzin ver, bu işi inişten sonra
halledelim."
Azrail cevaplar; "Sen neden bahsediyorsun! Ben onların hepsini arkada toplayana kadar senelerimi
harcadım."
GÜNÜN SÖZÜ
Eğer güneşi gözden kaçırdım diye gözyaşı dökersen, yıldızları da gözden kaçırırsın. Tagore
DUVAR YAZISI
Lütfen Pisuara İzmarit atmayın!! Biz Sizin Kül tablanıza …siyor muyuz???