Yazarlar // 2 Mayıs 2024 Perşembe 12:17
Ragıp GÖKER
Baharın müjdecisi olarak görülen her yıl mayıs ayı yaklaştığında Rıza Polat Akkoyunlu'nun ''Bahar başladı, Ankara'da bahar'' dizeleriyle başlayan Sevgiliye Mektup şiiri dilime pelesenk olur ve o şiiri okurken, her seferinde içim içime sığmaz.
İçim umutla dolar yani.
Ve fakat.
Her 1 Mayıs’ta, gelecek güzel günlere dair umudumu, bir başka bahara ertelemek zorunda kalırım.
İşçinin, emekçinin bayramı olarak bilinen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nde yaşananlar, her bir emekçi gibi beni de derinden yaralar her seferinde.
Ki;
Bir anlamda benim çalışma yaşamım da 5-6 yaşlarımda tütün tarlasında fide atmakla başladı.
Bir kaporta atölyesinde başlayan çıraklık günlerim, bir tabela ustasının yanında, ardından bir karisör atölyesinde, bir terzi dükkanında sürdü. Hamdi Restorandaki aşçı yamaklığının ardından 1975 yılı Şubat'ında Günaydın gazetesi muhabiri Ferruh Çetin'in yanında çalışmaya başlamakla devam etti ama Rahmetli Ferruh Çetin’in kısa bir sürre sonra fotoğraf makinesini omzuma takarak habere göndermesiyle son buldu.
Ahmed Arif, 'Uy Havar'da ''Ve ben şairim, namus işçisiyim yani'' diyor ya hani.
Dün İstanbul'da bir polis müdürünün, ''Süpürün bunları'' diyerek, çalıştıkları yerden karga tulumba atılmaya çalışan muhabir arkadaşlarım gibi iş sözleşmesinde 'Fikir işçisi' şeklinde yazan bir basın emekçisiyim.
Ki;
İş sözleşmelerinde ‘’Fikir işçisi’’ şeklinde tanımlanan belki de tek meslek dalıdır gazetecilik.
Bir emekçi olarak, emek ve dayanışma gününü coşkuyla kutlamak isterim ben de.
1 Mayıs’lar, bayram şenliğinde kutlansın isterim yani.
Bayram yerine giderken yolların barikatlarla kesilmesi her seferinde beni çok üzer.
Bayram kutlamaya gelen işçi ve emekçi neden olay çıkarsın değil mi?.
İş ve çalışma yaşamına dair düşüncelerini dile getirirken hükümetlerin eleştirilmesi de mümkündür.
Günün anlam ve önemine dair doğal bir akıştır zira.
Ki;
Emeğin sömürülmemesi, çalışma sürelerinin sekiz saatle sınırlandırılması gibi taleplerin dillendirilmesi sonucu, başlayan direniş sırasında çıkan olayların sebebi olarak gösterilen 4 ABD'li işçinin asılarak idam edildiği günün anısına bütün dünyada Emek ve Dayanışma Günü olarak kutlanır 1 Mayıs.
Dünyanın her noktasındaki alanlardan şenlik görüntüleri gelirken, cadde ve sokakların polis barikatlarıyla kapatıldığı tek görüntü ülkemizden dünyaya yayılıyor maalesef.
Bu utancı yaşamayalım istiyorum.
Terör örgütleri böylesi organizasyonları, olay çıkarmak için fırsat bilirmiş.
Doğrudur.
Ve fakat.
Polisimiz de kim emekçidir, kim teröristtir, bilsin isterim
Bayram yerini savaş alanına çevirmek isteyenlere elbette fırsat verilmesin, gerekli önlemler alınsın.
Polisimizin zor şartlar altına görev yaptıklarını biliyor ve anlamaya çalışıyorum.
Kolay değil elbette saatlerce ayakta kalarak görev yapmak.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü Samsun’da coşkuyla kutlandı ve hoş olmayan hiçbir görüntü yaşanmadı çok şükür. Ancak, İstanbul’da Taksim meydanına konan yasak nedeniyle cadde ve sokaklardaki polis barikatlarının göze hoş gelmeyen görüntülerini izlemek zorunda kaldık maalesef.