Milliyet Gazetesi’nde çalıştığım dönemde Polatlı ilçesi yakınlarından Fransa’ya tonlarca toprak naklediliyor diye bir haber duyunca peşine düşmüştüm. Polatlı’ya gittiğimde kendi gözlerimle görmüştüm kazılan yerleri ve kamyonlara yüklenen toprakları. Biraz araştırmış ve gerçeği görmüştüm.
Öyle ya Türkiye’den Fransa’ya kaçırılan toprak ne anlam taşıyordu acaba? Toprak kıtlığı mı vardı Avrupa’da ve de Fransa’da. Hayır, elbette yoktu. O zaman kaçırılan toprak ne anlama geliyordu? Kaçırılan toprak mıydı yoksa maden miydi? Polatlı’da beş güne yakın kalmış ve kamyonların peşine takılmıştım beş günün sonunda. Kamyonlar yüklenmişti ve güzergâh Mudanya idi. Gittim Mudanya’ya kadar, sonunda Mudanya İskelesinde bağlı bir yük gemisi çıkmıştı karşıma. Polatlı’dan getirilen toprak gemiye yüklendi ve Fransa’ya doğru yola çıktı. Polatlı’daki arkadaşlarla konuştum sonrasında, buradan gönderilen ilk kamyonlar değildi ve de son da olmayacağa benziyor demişlerdi. Ve de zaman içinde öyle olmuştu, kamyonlar dolusu toprak Fransa’ya gönderilmişti.
Gönderilen sahiden toprak mıydı yoksa madenlerimiz mi gönderiliyordu Fransa’ya? Polatlı’da maden varmıydı? Biraz daha araştırınca Polatlı ile komşu bir ilçe çıkmıştı karşıma ve bu ilçenin de adı Bor idi. Bor ise dünyanın en önemli madenlerindendi.
Borla çalışan araba üretildi, maliyeti o günlerde günün parasıyla 200 TL olan 1 kg bor ile 19 bin km. yol yapabiliyordu. Bu ne demekti? (1100 kg. oto sabit 100 km süratle giderse) Bu demek oluyor ki Petrole son verilecekti. Tam tersine Batılı ülkeler bor işletmeciliğinin kansere yol açtığını iddia ederek BOR madeninden soğutma çabası içine girmiş ve de başarılı olmuşlardı o dönemlerde. Oysa bu mucize maden kanser tedavisinde de kullanılıyordu. O gün Türkiye’yi yönetenler bütün bunlara göz yummuşlardı belki de. Türkiye kıskaca alınmıştı. Oysa Arabayı bor madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu ortaya çıkmıştı. TÜRKİYE, dünyada bor rezervinin yüzde 73’üne sahip Ve Türkiye Geleceğin Dubai’siydi.
Uluslararası teröristler Türkiye uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyorlardı… Planları tutmuş muydu bilmiyorum ancak Türkiye’de ne kadar bor madeni kaldı ne kadar toprak kaçırıldı kayıtlarda rakamlar yok. Bunları araştırmak ve Türkiye'ye kazandırmak varken, Türkiye’yi yönetenler dün de bugün de yeraltı kaynaklarımızı hep toprak diye satıp durdular. O günlerden beri kaçırılıyor madenlerimiz, topraklarımız, yeraltı ve yerüstü zenginliklerimiz. Nedeni basit, çünkü Türkiye’yi yönetenler hep kendilerini düşünüyorlar da ondan.
Borla çalışan araba üretildi mi Türkiye’de? Hayır elbette. Bunun seri üretimi yok, çünkü bor ile giderse otomobil petrol baronları nereye satacaklar petrollerini? Oysa bu mucize maden, kanser tedavisinde de kullanılmaktadır. Türkiye işte bu nedenle kıskaçta… Arabayı bor madeniyle çalıştıracak patentli 600 proje olduğu iddia ediliyor ve hatta Türkiye’nin, dünyada bor rezervinin yüzde 73’üne sahip ve Türkiye geleceğin Dubai’sidir işte bu nedenle de uluslararası teröristler Türkiye
Uyanmadan bu kaynağı ele geçirmeyi planlıyor. Biz ise halen Havaalanının pistleri yıkılsın mı kırılsın mı tartışmasından kurtulamıyoruz.
Bu tartışmaların altındaki gerçekler nelerdir, önce bunlar araştırılmalı ve bundan kimlerin getirim sağladıkları görülmelidir. Benim elimde öyle bir olanak yok. Oysa Devlet’i yönetenler bunu araştırabilirler. Var mı araştıran? Nerde Türkiye’nin geleceğini düşünen yöneticiler?
GÜNÜN SÖZÜ
İmkânsızlık yalnız sersemlerin sözlüğünde bulunan bir kelimedir. (Napoleon)