Elektrik, Su, Şimdi de Sağlık

Evet, Türkiye’de iktidar tarafından yapılan yanlış politikalar nedeniyle vatandaşın hali günden güne kötüleşiyor. Buna da vatandaşlar olarak bizler sadece bakıyoruz, birkaç cılız ses çıkarıyoruz ancak bu zamları yapanlara karşı gerçek tavrımızı koyamıyoruz.

Gerçek tavrımız ne olmalı? Sesimizi yasal sınırları içinde kimseye hakaret etmeden çıkarmalıyız. Sesimizi çıkarırsak ne olur diye korkmamalıyız. Bize kimse hiçbir şey yapamaz ve de yapmamalıdır. Çünkü özellikle bugünkü seçilmişlerin yarın yeniden seçilebilmek için yeniden bize ihtiyaçları vardır.

Dolay düştü, dolar çıktı diye bizi gökyüzüne baktıranlar aşağıda cebimizdeki parayı sürekli alıyorlar bunun sonucu olarak da hepimizi açlığa mahkûm ediyorlar. Ancak idare ettiğini sananlar ceplerini hep dolduruyorlar yarınlarını garanti altına alıyorlar.

Bizler gökyüzüne bakıyoruz ya yıldızları sayıyoruz ya, işte o zaman iktidarın ve para babalarının elleri cebimize giriyor, biz anlamıyoruz. Market fiyatları üç beş kuruş geri çekildiğinde sevinmemizi istiyorlar bu arada biz sevinmeye bile vakit bulamadan bu kez yine ellerini cebimize atıyorlar. Şimdi de ilaç fiyatlarıyla yaptılar yapacaklarını. Dengesiz beslenme ve gıda alamamak nedeniyle zaten açlığa mahkûm edilen bizler, çeşitli hastalıklarla boğuşurken şimdi de ilaçlara zam geldi. Hem de şu ilaç bu ilaç değil gelen zam ilaçların tümüne yansıyor. Tüm ilaçlara yüzde 37.43 zam geldi. Çok diye üzülelim mi yoksa az diye sevinelim mi bilemiyorum, kararı siz kendiniz verin.

Hastaneler paralı, ilaçlar paralı, tedaviler paralı, paran yoksa yaşamaya hakkın yok adeta. At pisliğinden arpa toplayıp yıkadıktan sonra öğütüp un elde ettikten sonra ekmek yapılan İkinci Dünya Savaşı sonralarında çocukluğu geçmiş birisi olarak o zamanlarda bile bu kadar darlık çekmemişti bu ülkenin büyük bölümü. Amerikan Bezinin bir don yapılacak kadar verildiği günlerde bile insanlar bugünkü kadar gıda darlığı çekmemişlerdi. Nedeni basit, çünkü o zaman insanlar ekiyorlar biçiyorlar hatta kışlık yiyeceklerini bile merdiven altlarındaki depolarında depoluyorlardı.

Şimdi ise durum tam tersi, uçmakta olduğu söylenen Türkiye’de iktidar vatandaşına yardım etmek yerine vatandaşın yastığının altındaki altına göz dikmiş durumda. Oysa Türkiye’de ekonominin düzelmesi için daha basit uygulamalar olabilir. Örnek mi, ayakkabı kutularının içinde olduğu telefon kayıtlarında ortaya çıkıp yayınlanan ve sıfırlanması istenen dolarların, yabancı paraların ekonomiye kazandırılmasından başlamak gerekir bu işe. Önce dolarlar, sonrasında vatandaş yastığının altındaki altınları verir mi vermez mi görürüz.

Ekonominin düzelmesi için bir başka öneri de milletvekilleri maaşlarının da yüzde elli oranında düşünülmesinden başlanmalıdır işe, vekiller de maaşlarının yarısını her ay gariplere dağıtılmak üzere bir fona ayırmalı veya bütçeye vermelidir. Başta yönetenler olmak üzere vatandaş da bindikleri araç sayısını azaltmalı, onlarca aracın bulunduğu konvoylardan vazgeçilmelidir. Yönetenler vatandaşa örnek olmalıdır ki sonra vatandaştan yardım istemelidir.

GÜNÜN SÖZÜ

Unuttum bir mazeret değil, başarısızlığın itirafıdır.