Yazarlar // 29 Ağustos 2014 Cuma 00:00
Ragıp GÖKER
Samsun’un güzelim kumsalı taş dökülerek, kumu da kamyonlarla taşınarak yok edilince Mimarlar Odası Samsun Şubesi tarafından Samsun Cumhuriyet Savcılığına, ‘’Bu adamlar suç işliyor’’ denilerek, Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz İle Ondokuzmayıs Belediye Başkanı Osman Topaloğlu ve Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı için suç duyurusunda bulunulmuştu.
Sahil hepimizin.
Bu Samsun kumsalı ki; ülkemizin ince kum özelliğine sahip en uzun ikinci kumsalıdır. Bizim çocuklarımıza ve dahi torunlarımıza bırakabileceğimiz en önemli mirasımızdır.
Ve sadece Samsunluların da değildir.
Ankaralı Mehmet’in de.
Denizlili Hüseyin’in de bizim kumsalımız üzerinde bizim ne kadar hakkımız varsa o kadar hakkı vardır.
Bu bakımdan yani.
Ankara’daki siyasetçi ile üst düzey bürokratın Samsun sahiline yapılanlar konusunda duyarlı olacağını ummuştuk.
Ama nafile.
Beyhude bir umutmuş bizimkisi.
Boşuna bir sonuç alınmasını beklemişiz.
Düşünmüştük ki; içişleri Bakanlığı da sahilimizin yok olmasına neden olanlara dönüp, ‘’Siz orada ne yapıyorsunuz?’’ diye sorar sanmıştım.
Ki;
Böyle bir uygulamaya imza atan birisi için ‘’Benim partilim’’ muamelesi çekilmez.
Böylesi bir durum için senin partilin,benim partilim, onun partilisi olmaz.
Olmamalıdır.
En azından ben öyle düşünürüm.
Bu haberi duyunca Mimarlar Odası Samsun Şubesi Başkanı İshak Memişoğlu’nu ‘’Haber doğrumu?’’ diye sormak için aradım.
‘’Doğru’’ dedi İshak Bey.
İç İşleri Bakanlığı Samsun Cumhuriyet Savcılığına yapılan suç duyurusu nedeniyle üç başkan için soruşturma izni vermemiş.
Bunun gerekçesini de ‘’Soruşturmaya gerek yok’’ diye bildirmiş.
Yani ‘’Durmak yok, yola devam’’ demiş.
Ki;
Yapılan işin doğru olmadığını bizim Büyükşehir’ de anlamış. Başta adına ‘’Sahil Yolu Çalışması’’ dediği projeye bu suç duyurusundan sonra ‘’Sahil Düzenleme Çalışması’’ demeye başlamıştı.
Hakkında suç duyurusunda bulunulan Büyükşehir Belediye Başkanı bile yaptığının doğru olmadığını anlamış ve projenin adını değiştirme gereği duymuş.
Ama bu ‘’Soruşturmaya gerek yok’’ kararını veren Ankaralı bürokrat ya da siyasetçi her kimse bunu anlamamış.
‘’Şimdi ne olacak?’’ diye sordum İshak Memişoğlu’na.
Karara itiraz edeceklerini söyledi İshak Bey.
İshak Memişoğlu avukatlarının verdiği bilgiye dayanarak, bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğini ise şu cümle ile özetledi: Mimarlar Odasının karara itiraz etmesi durumunda İçişleri Bakanlığı dosyayı doğrudan Danıştay’a gönderecek.
Şimdi izninizle biraz da ‘Şeytanın Avukatlığını’ yapalım ve soralım:
Bu üç belediye başkanı iktidarın mensubu değil de muhalefetin mensubu olsalardı.
‘’Soruşturmaya gerek yok’’ denilir miydi?