AK Parti'nin yeniden aday göstermediği Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir'e, Cuma günü bu köşeden ''Dokunma'' diye çağrıda bulunmuştuk hatırlarsanız.
O çağrımızı Mustafa Demir, yeniden aday gösterilmemesine rağmen, Büyükşehir Meclisine getirdiği teklifle 1 milyar liralık borçlanma yetkisi istemesi üzerine yapmıştık.
Şunun şurasında 76 günlük bir görev süresi kaldı biliyorsunuz.
Mustafa Demir gidecek.
Başka bir Başkan gelip o koltuğa oturacak.
76 günlük sürede o para olmazsa belediye batmaz.
''Batar'' iddiasındaysanız.
İşte o vakit, zaten yandı gülüm keten helva demektir ki, vay halimize!
Belediyenin ille de paraya ihtiyacı olacaksa ve o parayı bulmak için borçlanılması gerekiyorsa, o kararı göreve gelecek başkan versin.
Seçime gidiyoruz.
Samsun'a yeni bir başkan seçilecek.
Mustafa Demir şunu anlamalı!
Kendisi yok artık.
''Eski Başkan'' olarak anılacak bundan böyle.
Yeni bir başkan seçeceğiz ve onun kim olacağı bilinmediği gibi, hangi partiye mensup olacağı da belli değil.
Mustafa Demir'e belediyenin kasası ile ilgili kararları için ''Dokunma'' şeklindeki çağrımız da bu nedenle yapılmıştır.
''Dokunma'' demiştik ama belli ki; Başkan dokunmaya devam edecek.
Başkan, 5 yıldır yapmadıklarını, seçime 76 gün kala yapmaya çalışıyor.
Borçlanma yetkisi isteyerek, seçilecek yeni yönetimi zorda bırakma girişimi yetmezmiş gibi.
Şimdi de belediyeye yeni personeller almaya karar vermiş.
Bununla da yetinmemiş.
H.HALK'ın dünkü manşetine göre Başkan Demir, batı çevre yolunun yapılacağı güzergâhtaki 17 mahallede 'deniz manzaralı' yerlerle ilgili kamu yararı aldırmış.
''Vardır bir bildiği'' demek isterdim ama bunu söylemek yerine şuraya bir '!' işareti bırakmak daha uygun olacak sanırım.
Demem o ki:
''Dokunma'' demiştik ama öyle anlaşılıyor ki; Başkan ''Dokunacağım'' diyor ve bunu söylemekte de yapmakta da ısrar edeceği anlaşılıyor.
21. Asırda siyasetin geldiği nokta sanırım budur.
''Hayrolsun''..!
Diyorum, başka bir şey demiyorum.
* * *
Yine Ciğerimiz Yandı
23 Aralık’ta 12 vatan evladı toprağa düşünce ciğerlerimiz yanmıştı.
12 kınalı kuzumuzun acısı daha dinmemişken, milletçe 9 eve daha düşen ateşle kavrulduk.
40 yıl önce bir Nisan günü Eruh baskınıyla başlamıştı ihanet şebekesinin terör saldırıları.
40 yıldır lanet terörle boğuşuyoruz ve 40 yıldır kınalı kuzularımız toprağa düşüyor.
Evlere ateş düşüyor.
Her al bayrağa sarılı bir tabut gördüğümüzde bizim de ciğerlerimiz yanıyor.
Terörü lanetliyoruz her defasında.
Ve fakat.
Teröre lanet dilemek gerekli elbette ancak, başka bir şeyler yapmak gerektiği de anlaşılıyor.
O başka bir şey nedir?
Onu ben bilmem.
Devlet aklı bilir.
Daha fazla canımız yanmasın.
Yapılması gereken o şey neyse bir an önce yapılmalıdır.