Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Gezi Parkında başlayarak yurdumuzun bir çok şehrine yayılan gösterileri "Karabasan" olarak değerlendirmiş.
Tanımlama doğru ancak Bakan' ın olayların başlama nedenini belirtirken yaptığı değerlendirme yanlış.
Tıpkı Başbakan gibi Suat Kılıç' ta topu taca atıyor.
"Sandıktan çıkamayanların, sandığı kırma girişimi" diyor Bakan Bey.
"Olayları CHP çıkardı" demeye getiriyor.
Yanlış bakış açısı.
Samsun' da gördükledimizden yola çıkalım.
Her görüşten insan vardı protestocular arasında.
CHP' lilerde vardı ve belki çoğunluktular.
Ama ben ülkücü gençleri de gördüm.
Samsun' da ve özellikle Atakum' da yaşananlara bakacak olursak, olayların büyümesini krizin doğru yönetilememiş olduğuna bağlayabiliriz.
Ben yazsam taraflı olmakla suçlanabilirim belki. Mehmet Yazıcı köşesine taşıdı dün, olayların nasıl başladığı ile ilgili bir not vardı yazısında.
O polis memuru soğukkanlılığını koruyup Toma aracıdan sıkmasaysı o suyu kalabalık akıp gidecekti olay çıkmdan.
Gezi Parkı protestoları bir birikimin sonucudur. Başlaması ve bir anda büyümesi bunu gösteriyor.
Olayladın soğumasında hükumete büyük görev düşüyor.
Başbakan ve Bakanların, olayı değerlendiriken soğukkanlılığını korumaları gerekmeketedir.
Ne anlamı var, "Onlar ikiyüz bin topladılarsa, ben bir milyon kişi toplarım" gibi sözlerin.
Dün bizim istiklal caddesinde yürüyen gurubun üzerine çekiç fırlattı bir vatandaş. Tanrı hepimizi korudu aslında o çekiçin birine isabet etmemesiyle.
Ben tanık olduğum başka bir olayın notunu yazmak isterim.
Cumartesi günü Atakum' daki olaylar en geç saat dokuzda sona erdi biliyorsunuz. Çoğunluğu gençlerden oluşan çok sayıda kişi gözaltına alınmış Yaşar Doğu Spor Salonuna götülülmüştü. Tanıdığımız bir gencin de gözaltına alındığı haberini alınca önce spor salonuna daha sonra da Eğitim Araştırma Hastanesine gittik. Gözlatına alınanlar doktor kontrolünden geçiriliyordu. Olayların sona ermiş olmasına ve saatler geçmiş olmasına rağmen ki; saat bir buçuk sularıydı. Gençler otobüsten indirilirken iki araç geldi hastanenin önüne bir kişi göstericilerden birisine ki 17-18 yaşlarında bir çocuktu. O çocuğa iki tokat attı o adam.
Polislerin gözetiminde bizim şaşkın bakışlarımız arasında o çocuk saldırıya uğramıştı. Tokat atmakla da yetinmemiş, "Kömünistler, anarşistler sizin yüzünüzden yarım saat yolda bekledik" diyerek bağırıyordu adam gence tokat atarken ve galiz küfürler savurmaktann da geri kalmıyordu.
O çocukları gözaltına almasını bilen polis, kendi koruması altındaki çocuklara saldıran o adamı arabasına bindirip göndermekle yetindi.
Suçsa suçun büyüğünü o adam işlemişti. Her ne hikmetse bir işleme tabi tutulmamıştı.
Demem o ki; halkın farklı düşünen insanlarını karşı karşıya getirmemek gekir. Bunu yapmanın tek yolu da sanırım "Onlar ikiyüz bin topadılarsa ben de bir milyon toplarım" gibi açıklamaladan kaçınmak olmalı diye düşünüyorum.
Son olarak şunu söylemek isterim. Polis memurlarımızın çoğunluğu soğukkanlı davrandı bu olaylar sırasında. Olay çıkmaması ve büyümemesi için yoğun çabalarına da tanık oldum bir çok polis memurunun.
Halkla polisin karşı karşıya gelmesi de halk arasında farklı düşünen kesimlerin çatışması kadar tehkikelidir bence.
Aman dikkat.