Temel ormanda ağaç keserken korucular tarafından yakalanıp yargıcın karşısına çıkarılmış. Çıkarılmış da Temel ne suç isnat edildiğini bilmiyormuş, o nedenle de yargıca sormuş: Suçum ne, neden burayayum?
Yargıç soruyu cevaplamış: Doğanın dengesini bozmuşsun. Temel cevap vermiş: Hâkim Bey yalan söylerler ben ne Doğan’ı ne de yengesini tanırım.
Son iki üç gündür süren aşırı yağışlar nedeniyle Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde özellikle de kent merkezlerinde oluşan sellerin yol açtığı can ve mal kayıplarını görünce aklıma geldi soru: Gerçekten doğanın dengesini bozduk da doğa bizden intikam mı alıyor?
Bu soruya siz nasıl bir yanıt vereceksiniz bilemem de doğanın dengesini gerçekten bozduk. Ormanlardaki ağaçları kestik, hem de öyle böyle değil nerede bir ağaç bulduysak yok ettik. İşte sonuç bu, insanlar can veriyor, bunun suçlusu kim peki?
Ağaç düşmanlığı değimli, bu ağaçların kesilmesine izin verenler değil mi suçlu olanlar? Can kayıplarının hesabını nasıl verecekler şimdi?
Samsun’da da son günlerde yağışlar oluyor belki hafif geçiyor ancak yağmur suları caddelerin üzerinden akıyor, oysaki busular cadde ve sokakların üstünden değil altından akalı. Bu da iyi bir altyapı gerektirir.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir Bayındırlık eski bakanlarından yani soruna tamamen hâkim birisidir. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde bu sorunun hiç olmazsa bir bölümüne çare bulsa Samsun’da büyük bir hizmet yapar ve görevi sonunda iyi bir isim bırakmış olur.
HAK ARAMAK
Türkiye garip bir olayla çalkalanıyor. Baro Başkanları Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden Anıtkaber’e gitmek için yola çıkıyor ancak Ankara’ya giremiyor. Neden, çünkü polis barikat kuruyor, onunla kalmıyor baro başkanlarına sert iterek müdahale ediyor. Polis bu hareketi kendisine verilen talimat doğrultusunda yapıyor elbet. Bu itiş kakışlardan Samsun’dan yola çıkanlar da nasibini almıştır mutlaka. Hak aramak suç haline gelmişse işin sonu nereye gidecektir bilen var mı?
Hak aramışken aklıma geldi. Bir zamanlar Samsun’da, AK Parti döneminin başlarında bir gazetenin baskı makinesi bulunduğu yerden hem de bir karakolun 150 metre yanındaki Belediyenin altındaki iş yerinden sökülerek çalınmıştı gecenin bir vakti. Maalesef aradan geçen zaman içinde o makine bir türlü bulunamamıştı. Makine de neredeyse dört beş tonluk bir yığındı, yani kolay sökülüp getirilecek gibi değildi. Ancak olmuş ve o makine bulunamamıştı. Kısaca hak aramanın önüne geçiş bir türlü alınamamış durumdadır. Hakkını arayanın kafasına vurulduğu bir ülkede demokrasiden bahsedilemez.
Böyle gelmiş böyle gidecek olmamalı böyle gelmişse böyle gitmemeli, yargı bağımsızlığının önüne geçilmek istenmemeli ve yargıya baskı yapılmamalı.
GÜNÜN SÖZÜ
Okurken yalnızca yazarın düşüncelerini dikkate almakla kalmayın, kendinizin ne düşündüğünü de tartın. (N. H. Kleinbaum)