Burhan Taneri, Alanya’dan yazmış.
‘’Tarım Lisesinin Pilav gününe gidin ve direnişlerine destek olun’’ diye.
Aslında her gün yanlarında olmak isterdim ama maalesef her gün gidemiyorum.
‘’Okulumuza kıymayın’’ diye Nihal Gürpınar öncülüğünde başlayan direnişin ilk günlerinde Samsun’da değildim.
Daha doğrusu direnişin başladığı gün İzmir yollarındaydım. Bu sütunları takip edenler bilecektir, 10 gün kadar İzmir’de kaldım.
Samsun’a döndüğüm gün Nihal Hanımı arayarak hem kendilerine başarı diledim, hem de gösterdikleri direnç nedeniyle kendisini ve arkadaşlarını kutladım.
En kısa zamanda yanlarında olacağını da söyledim.
Burhan Bey Alanya’dan yazmış ama ben önceki gün direniş çadırındaydım.
Yanlarında çok kalamadım ama biraz olsun kendilerini dinledim.
Nihal Gürpınar ve arkadaşları, Samsun’u yönetenlerin bu tarihi yanlıştan döneceğine inanıyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse ben de bunun böyle olacağına inanıyorum.
Daha doğrusu inanmak istiyorum.
Zira aklın yolu birdir.
Tarım Lisesinin oraya bir yerlerden taşındığını iddia ediyor bazıları.
Bu konuda gazetelere açıklamada da bulunanlar bile var.
Oysa tam 48 yıl önce ilk kez o alanda kurulmuş okul. İnşaatı ne kadar sürdü bilmem ama şimdiki yerinde 1966-1967 eğitim ve öğretim yılında eğitime başlamış. Bu bilgiye ulaşmak için okulun internet sitesindeki tarihçesini okumak bile yeterli aslında.
Dünkü yazımda da bir yerlerde not düşmüştüm. Adı tarım Lisesi ama klasik ve bilinen anlamda bir tarım lisesi değil bu okul. Bir nevi sağlık meslek lisesi yani Veteriner Teknisyeni yetiştiriyor. Karşısındaki enstitüden de destek alıyor. İşte bu nedenle okulun şimdi bulunduğu o alanda eğitime devam etmesi isteniyor.
Nihal Hanım’ın yanında öğrenciler de var.
Öğretmenler de.
Direniyorlar…
Direnmeye devam etmeye kararlı olduklarını da söylüyorlar.
Sağcısı da var solcusu da.
‘’Nasıl oluyor bu’’ diye merak edip sordum.
Bir asgari müşterekte birleşmiş sağcısı da solcusu da.
Kimseyi de suçlamıyorlar.
Kimseye zararları yok.
İstedikleri tek şey, okullarını korumak.
Önceki gün kendilerine destek olmak amacıyla okulun duvarının dibindeki iptidai direniş çadırlarına misafir oldum.
Burhan Bey, direnişçiler bana bir dilim karpuzla birlikte etli pilavdan ikram ettiler. Tok olmama rağmen ikram edilenden yedim.
Öyle kalabalık değiller, sayıları 15’i geçmiyordu.
Ve fakat
Okulun bahçesinde 3 otobüs ve iki panelvan araç gördüğümde merak edip sordum, ‘’Bunlar nedir’’diye.
Polis araçlarıymış.
Bir genç, ‘’Sayıları her zaman bizden bir fazla’’ dedi esprili bir şekilde.
Polis memurlarının da bu durumdan hiç hoşnut olduklarını düşünmüyorum ama neylesinler onlar da emir kulu sonuçta.
Demem o ki.
Samsun’un 10 Bin kişilik camiye gelecekte mutlaka ihtiyacı olacaktır.
Ve fakat
Bu şehir Samsun’a çok yakışacağını düşündüğüm o boyuttaki bir cami için mutlaka bir alan üretecektir.
Gelin yarın başlayacak mübarek günlerin hatırına, dönün bu yanlıştan
Kıymayın bu okula.