Karadeniz fıkrası değil, olmuş bir olay anlatacağım size. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemin Trabzon Milletvekillerinden Hasan Saka Başbakan olmuş. Yine kıtlıklar, yine kuyruklar. Hemşerileri, Hasan Saka’ya Trabzon’dan “İstida” üstüne “İstida” gönderiyorlar. Gönderiyorlar ya, hiç birisine bir tek satır cevap bile gelmiyor.
“İstidalara” cevap vermeyen Hasan Saka, Başbakan olarak Trabzon’a gidiyor. Yüzleri asık hemşerileri “Biz sana bir daha oy vermeyeceğiz, seni seçmeyeceğiz” diye serzenişte bulunuyor. Hasan Saka üzgün ve kırgın, neden? diye soruyor. Trabzonlular cevap veriyor: “Biz okur - yazar bir milletvekili seçeceğiz.”
Hasan Saka bu kez, “Okur – yazar ne demek ki, ben üniversite mezunuyum” diyecek oluyor, ancak susturuluyor. Toplantıya katılan hemşerileri bu kez şöyle konuşuyor: “Sen madem okur – yazarsın, hem de üniversite mezunusun, bizin gönderdiğimiz istidaları neden okuyup bize cevaplarını yazmadın?”
Şunun şurasında kaç gün kaldı ki, seçiminizi yaparken sizi aldatanları, sizlere yalan söyleyenleri, seçildiği partiyi, kendisini seçenleri yüz üstü bırakarak satanları, bir zümrenin çıkarlarını değil, sizlerin çıkarlarını ön planda tutanları bulur seçerseniz hem kendi kaderinizi hem de ülkenin kaderini değiştirirsiniz sanırım. Böylece yeni günün, yenidünyanın fotoğrafını siz kendiniz çekmiş olursunuz. Türkiye’de vatandaşın değil de İktidara gelenlerin istekleri oluyor 20 yıldan beri. Yine karşınıza çıkacaklar ve yine cek- cak diye sizi kandıracaklar, beni ise kandırmaya çalışacaklar. Kandırırken de din iman diyecekler, çünkü Türkiye’de insanları kandırmanın en kolay yolu bu.
DÜNÜ UNUTTURMAK
Dün yapılan hataları unutturmanın kestirme ve en etkili yolu yeni gündemler oluşturmaktır. Samsun’da da galiba bu yapılmak istenmektedir.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir’in son çıkışının altında acaba bu mu yatmaktadır? Türkiye’de olduğu gibi Samsun’da da seçim sath-ı mayılına girilmiş bulunulmaktadır. İşte bu nedenle özellikle de muhalefetteki partiler ve adaylar AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir tarafından verilen sözleri hatırlayacaktır. Verilen ve yerine getirilmeyen sözleri. Örnek mi?
Hani Samsun’da AK Parti döneminde Samsun’a 15 bin kişinin çalışacağı tersane yapılacaktı, ne oldu? Tersane yapılamadı, orada ağaçlar kesildiğiyle kaldı. Mustafa Demir söz verirken Atakum’dan geçen Hafif Raylı’ yı yer altına alacaktı ne oldu?
Bu listeyi uzatabilirsiniz, bunların yerine TV kurdu beyefendi, yayın organı kurdu yayın yapıyor. TV kurdu oradan da yayın yapıyor. Bütün bu yayın yapmanın altında yatan nedir? Söyleyeyim, Samsun Medyasının büyük bölümünü satın alamayacağını görünce bu yola saptı Beyefendi.
Liste o kadar uzun ki…
Ancak ne yapılırsa yapılsın, ne kadar çok yeni gündem yaratılırsa yaratılsın Samsunlu Samsun’da yapılanları ve de yapılmayanları asla unutmayacaktır.
BİR OLAY VE BİR ÖLÜM
Ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta durmadan geçiyor, peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor... Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra ölüyor. Karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor. Polislere hatırlattığında: Siz ukalalık etmeyin biz ne yapacağımızı biliriz, gibi bir cevap alıyor.
Kazadan sonra belediye arozözleri kazanın olduğu mahalle gelip caddeyi baştan aşağı yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar. Delikanlıya kazadan sonra, üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenleniyor. Sanatçının kocası hâkime çocuğun ehliyeti olmadığını, düzmece ehliyet verildiğini söylediğinde adam: Ne siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz, diye azar işitiyor... Olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor. Sanatçının kocası aile meclisini topluyor. Bakıyorlar ki polis, adalet, belediye hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor. Mecburen olayın peşini bırakıyorlar.
Sonuçta mahkeme trafik canavarı genci 3 ay hapse mahkûm ediyor... O da 1998' in fiyatıyla 540 bin lira cezaya çevriliyor. Sen sağ, ben selamet; güzide sanatçı Sevim Tanürek gitti gider. Bu olayı Sevim Tanürek'in eşi, Emin Çölaşan'a yukarıdaki satırlarla anlatmış. Sözü geçen delikanlı İstanbul'un o zamanki belediye başkanı, bugünkü bir devlet büyüğünün oğlu...
Kimse bana Türkiye’de gerçeklerin bir gün su yüzüne çıkacağı safsatasını yapmasın. Aradan yıllar geçti, Tanürek’in kemikleri bile eridi ancak o büyüğün oğlu bir türlü yakalanıp hâkim karşısına çıkarılamadı. Türkiye işte böyle yönetiliyor, hatırlayın diye yazdım.
GÜNÜN SÖZÜ
Denizin dibinde incilerle taşlar karışık bulunurlar. Övülecek şeyler de kusur ve yanlışların arasında bulunur. (Mevlana)