Yazarlar // 28 Temmuz 2016 Perşembe 00:00
Ragıp GÖKER
Adriyatik’ten Çin Seddi'ne kadar olan coğrafya’da en çalışkan insanların ülkemizde olduğuna inanılır.
Sahiden de hızlı büyüyen bir ülkeyiz.
24 Ocak kararlarıyla kapalı ekonomiden, piyasa ekonomisine geçen ülkemiz, o tarihten itibaren hızla büyümeye başladı.
Ülkenin dört bir yanında organize sanayi bölgeleri (OSB) kuruldu.
Samsun’a bakıp aldanmayın.
Bu OSB’lerde binlerce fabrikanın bacası tütüyor.
On binlerce insan buralarda çalışıyor.
Burnumuzun dibindeki Çorum mesela, Anadolu Kaplan’ı olarak anılan şehirlerden biridir.
Organize Sanayi Bölgesini ilk tamamlayan bir-iki şehir arasındadır Çorum.
Toprak ve un sanayinde öncü şehirlerden olan Çorum’da anahtar teslimi un fabrikası kuran işletmeler var.
Ama imalat sanayinde de büyük atılım yapan şehirlerden birdir Çorum.
Merzifon mesela ülkemizin davlumbaz üretim merkezi oldu.
Merzifon OSB’de öncülüğünü ‘Siverlıne’ markasını yaratmış Gümüşfon firması, bünyesinden davlumbaz üretimi yapan en az üç firma daha çıkardı.
Gümüşfon’la birlikte bünyesinden çıkan firmalar da kendisini geliştirerek, davlumbaz üretimiyle yetinmediler.
Ankastre mutfak ürünlerini üretip ülkemizin dört bir köşesini yanı sıra başta Rusya olmak üzere birçok ülkeye bu ürünleri satabiliyorlar.
‘’Para varsa huzur davar’’ diye söylenir ya.
Gerek Merzifon ve gerekse Çorum’un bölgemizdeki en huzurlu şehirler olduğunu söyleyebiliriz.
Bir de Kayseri, Gaziantep ve Konya gibi şehirleri düşünün.
Kayseri’de bin 500 dolayında fabrika varmış.
Altıncı ve yedinci OSB’lerini kuran Konya ve Gaziantep’i hiç saymıyorum.
Suriyeli sığınmacılar nedeniyle bugünlerde huzuru biraz bozulmuş olsa da, Gaziantep’in işsizlik diye bir sorunu yok.
17 yıl önce büyük bir deprem yaşayan ülkemizde Kocaeli ve Sakarya’da birçok işletme zarar görmüştü ama kısa sürede toparlandılar.
O şehirde yaşayanlar da huzurlu ve mutlu.
Demokrasi anlayışlarımız farklı olsa da, bütün bu gelişmeler demokrasimiz sayesinde olmuştur.
27 Mayıs’la başlayan darbeler dönemi olmasaydı ‘’Türkiye, bir Türkiye daha olurdu’’ diyor insanlar.
Sahiden de bir dönem her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler, ülkemizin ekonomik gelişimini de yavaşlatmıştır.
FETÖ’nün darbeci teröristleri 15 Temmuz’da giriştikleri kalkışımda başarılı olmadılar çok şükür.
Sosyal yaşamımız tamamen felç olurdu da, ekonomimiz de çökerdi maazallah.
Büyük bir felaketin eşiğinden döndük.
Halkımız demokrasiye sahip çıktı.
Cuntacıları durdururken, demokrasimiz de biraz daha geliştirmiş olduk.
Halkımız meydanları boş bırakmıyor.
Cumartesi günü Samsun halkı, yanındakinin hangi siyasi görüşe mensup olduğuna bakmadan aynı bayrağın altında toplandı.
CHP’nin Taksim mitingine, AK Partili yöneticiler de katıldı.
O miting darbeyi lanetlemek ve demokrasiye sahip çıkmak adına düzenlendi.
Buna sevinip, keyfini çıkaracağımız yerde ‘’FETÖ demedi’’ diyerek, Kılıçdaroğlu’nu eleştirmek için bahaneler üretmeye başlayanları görüyor ve üzülüyorum.
Bak, ‘‘Beştepe’ye çıkmaz’’ denilen Kılıçdaroğlu, ‘’Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır’’ anlayışıyla Cumhurbaşkanının davetine tereddüt etmeden katıldı.
Öküzün altında buzağı aramak yerine, bu tavrı alkışlasana.
Sağcı solcu, orta yolcu demeden herkes demokrasiye sahip çıktı ne güzel.