Türkiye’de demokrasi var mı? Varsa kime var kime yok? Eğer demokrasi varsa o demokrasi neden vatandaşa yok da yönetenlere var? Bugünün Cumhurbaşkanı dünün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan lk davasını bir dönemler ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu’ya açtığı davayı kaybetmesi ile başlamıştı tartışma. Sizi alkışlayanlarla yol yürürmüsünüz şeklindeydi tartışma. Bu konuda Hz.Ali’nin bir sözü vardır: ‘Sizi eleştirenleri yanınızdan ayırmayınız, sizi alkışlayanları ise yanınıza yaklaştırmayınız.’ Bu söz bana AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın içinde bulunduğu günler hatırlatıyor.
Sayın Erdoğan'ın sanırım eleştiriye tahammülü yok. Bu demokrasilerde olmaz, ancak teokratik düzende olur. Teokrasi, dine dayalı yönetim biçimini tanımlamak için kullanılan terimdir.Daha doğru bir anlatımla, dini otorite organlarının siyasi otorite organları yerine devlet idaresini elde tuttuğu devlet biçimidir. Türkiye Otokrasi İle mi yönetiliyor yoksa Demokrasiyle mi? Elbette demokrasiyle yönetiliyor. Ancak Türkiye’de demokrasi yönetenlerin isteklerine göre şekilleniyor.
Eğer Türkiye’de demokrasi varsa vatandaşa uygulanan maske, mesafe ve hijyen kuralları neden AK Parti Kongrelerinde uygulanmıyor. Hani hepimiz eşittik? AK Parti Büyük Kongresi yapıldı. Ankara’ya Türkiye’nin h0er naktasından insanlar gitti, Samsun’dan da gittiler.
Samsun salgında büyük riskli bölgelerden birisi hatta Türkiye’de adeta başı çekiyor. Demek ki Samsun salgın konusunda iyi yönetilmiyor. Ancak buradan Ankara'ya otobüslerle partili taşınıyor. Orada Türkiye’nin her noktasından gelen insanlarla bir arada bulunuyor Samsun’dan gidenler. Sonra da Samsun’a geri geliyorlar, belki de hastalığın daha da fazla yayılmasına yol açıyorlar. Kongrede TV’lerden izlendiğine göre ne maske, ne mesafe ne de hijyen vardı. İnsanlar adeta iç içe oturuyordu. Şimdi Türkiye’de salgın daha da artarsa suçlusu kim olacak, vatandaş mı yoksa Ankara’ya o kadar insanı toplayıp bir Kapalı Salonu sığdıranlar mı?
Önce Tek Adam yönetimi, ardından bazı siyasi partilerin kapatılması istemi, sonrasında atılan imzalardan geri dönülmesi, ülke böyle mi yönetilir diye sormak geliyor insanın aklına. Öyle ya delikanlı adam sözünden dönmez, delikanlılığın raconudur bu. Bunu da her konuda vatandaşa racon kesenlere hatırlatmak gerekir.
Gelelim İktidarın içine düştüğü duruma: Bir küçük ortağa mahkum olmuş iktidar, sözü geçen küçük ortak olmuş. Varsın olsun, ancak o küçük ortak da sallanıyor, düştü düşecek. Bir dolu MHP’li arkadaşım var, partinin içinde bulunduğu durumdan hiç de hoşnut değiller. “Türk diye bir ırk yoktur” diyenlerin yanında olmak sanırım ağırlarına gidiyor, her ne kadar MHP’den ayrılmak istemiyorlarsa da içlerine sindiremiyorlar.
Kısacası durum vahim, “yolcudur Abbas” sözü acaba gerçek mi olacak? Eğer İktidar bir erken seçime gitmeyi göze alamıyorsa sonuçlardan korkuyor gibi geliyor bana. Gerçi bunu zaman gösterecek ancak Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilip, bu salgında sandığa gidilmez denilip seçimler ertelenirse hiç de şaşırmayacağım.
GÜNÜN SÖZÜ
Bir insanı herhangi bir davranışa zorlayan iki neden vardır:Akla yakın neden,gerçek neden.(J.B.Morgan)