Yazarlar // 18 Haziran 2015 Perşembe 00:00
İsmail BAŞARAN
Hepsi de kırmızı çizgileri olan liderlerdi.
Allah Rahmet eylesin.
Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş ve Bülent Ecevit…
Üçü daha önce göçtüler bu dünyadan.
Süleyman Demirel de dün Hakkın rahmetine kavuştu.
Türkiye Süleyman Demirel’e “Baba” adını takmıştı.
Hakkında iyi konuşan da vardı, iyi konuşmayan da.
Ölünün arkasından iyi konuşulmasını istemişti Peygamberimiz Hz. Muhammed.
O nedenle iyi anılarımızı anlatalım…
Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk 1986 yılında ara seçimlerde Samsun’dan milletvekilliğine adaylığını koymuştu.
O dönemde iki bölgeli olan Samsun’un ikinci bölgesi yani Kavak, Ladik, Havza, Vezirköprü, Alaçam ve Yakakent’te seçim yapılacaktı.
Süleyman Demirel de Cindoruk’u desteklemek amacıyla bu ilçeleri geziyordu.
Yasaklı olmasına rağmen yapıyordu bu gezileri.
Vezirköprü’de bir köy muhtarının evinde yemek yeniliyordu.
İşte o zaman dikkatimi çekmişti Süleyman Demirel’in hafızası.
Beyninin tüm bölgelerini kullanıyordu sanırım.
Muhtara, anasını, babasını çocuklarını ve torunlarını, gelinlerini yani kısaca tüm ailesini ismen soruyordu.
Ben ise bir gün önce konuştuğum kişinin ismini bile hatırlamakta zorluk çekiyordum.
Hafızası o zaman dikkatimi çekmişti.
Bu olaydan yıllar sonra Doğu Anadolu’nun bazı illerine gezisi vardı Süleyman Demirel’in.
Erzurum üs kabul edilmiş, Kars ve Ağrı’ya gidilecekti.
Süleyman Demirel oralarda vatandaşla bir araya gelecekti.
Yahya sakızının bolca çiğnendiği günlerdi.
Kars’ta Pazar günü sabah kahvaltısı ile birlikte söyleyeceklerini söylemesini rica etmiştik kendilerinden.
Kırmamış ve isteğimizi yerine getirmişti.
O dönemlerde Türkiye’nin o bölgelerinden telefonla haber yazdırabilmek gerçekten zordu.
O nedenle erkene alınmıştı toplantı.
Toplantı bizmiş ve haber yazdırmaya gelmişti sıra.
Tam masanın kenarındaki sandalyeden kalkarken garip bur durum gelmişti başıma.
Giymekte olduğum pantolonum belden aşağıda arkadan dikişte sökülmüştü.
Demirel bunu görmüş ve çevresindeki partililere “Bir terzi bulup pantolonunu diktirin yedekleri Erzurum’da otelde” deyivermişti.
Pantolonumun diktirilmesi süresince de Ağrı’ya doğru harekete geçmemişti. Konuşmaların odağında Yahya Demirel’e karşı sürdürülen fatura yolsuzlukları iddiaları vardı.
Demirel’in hangi ölçüde insan olduğunu ve insanlara nasıl değer verdiğini de görmüştüm o gezi sırasında…
Haber mi?
Milliyet Gazetesi’nin bir gün sonraki manşeti şöyleydi:
Üst manşet: Yahya sakınızı çiğnemesinler.
Manşet: Hırsızlıklarını örtemezler…
Süleyman Demirel ile o dönemlerde gazetecilik yapan her arkadaşımın mutlaka değerli anıları vardır.
Sadece Demirel ile mi, Erbakan, Ecevit ve Türkeş ile de tabi…
Çünkü onlar, kırmızı çizgileri olan liderlerdi, gerçek liderler…
FENER PLAJI DEDİKODULARI
Hakkında son günlerde bir çok spekülasyon yapılıyor.
İlgililerden bir açıklama gelmezse sanırım daha da sürecek.
Bu kez konuyla ilgili soruları ben değil vatandaş soruyor:
- Fener Plajı bu sezon neden açılmadı.
- Plajın kullanım hakkı yanında yapılan ve hakkında yapımıyla ilgili dedikodular bulunan otele mi verildi?
- Bu sezon Ramazan yaz mevsimine geldiği için millet orada cıbıldak denize girmesin günaha girmesin(!) diye mi açılmadı?
Bu ve benzeri sorular var.
GÜNÜN SÖZÜ
Çirkine baktıkça güzeli fark edersiniz.