Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir yapmak yerine yıkmayı planlarına almış bir kişidir. Kişi diyorum çünkü sadece yıkan ve yapmayı düşünmeyen kişiye ben yönetici diyemem. Kim ne derse desin ben diyemiyorum.
Buna rağmen yaptığı hatalardan dönmesi için yine de insanları dinlemesini öneriyorum.
Adam Samsun’a sanki sadece yıkmaya gelmiş de bunu gerçekleştirmeyi sürdürüyormuş gibi. Kendisine, biliyorum dikkate almayacak ancak, ben yine de bir öneride bulunuyorum: Yıkmaktan vazgeç Sayın Demir. Son dünlerde ortaya çıkan bir yıkım işi daha var diyorlar.
Samsun Büyükşehir Belediye binası taşınacakmış, neden taşınacak bu bina hizmet mi üretemiyor, yoksa bir dağ başına yapıp insanlardan uzaklaşmak mı istiyor. Mustafa Demir, Samsun’a hizmet vermeye gelmiş de sürekli yıkıyor. Eline altığı keserle sahilde kumsalda kumdan yaptığı evi yıkmaya çalışan küçük bir çocuk gibi sürekli yıkıyor.
Belediye binasını taşınacakmış, taşısın ancak mevcut binayı da yıkma birader. Mevcut binayı bir kamu kurumuna ver. Hiç olmazsa okul yap, Üniversiteye ver bir fakülte kurulsun. Ya da öğrencilere yurt yapılsın. Mustafa Demir, Sayın Başkan yarın bu başkanlığı bırakacaksın, nerede yaşayacaksın ömrün yetecek mi bilemem de en azından iyi olarak anıl. Hep yapılanları yıkan değil de bu ile hizmet kazandıran birisi olarak anıl ölümünden sonra, arkandan iyiydi desinler.
Demir’in işi gücü yıkıp yenisini yapmak ve Samsun halkının paralarını betonlara gömmek… Bunu neden yapıyorsun ki?
Sayın Demir göreve geldiği günden beri yaptığı harcamalarla Samsun halkının yararına yaptıklarını bir açıklasa iyi olur. Yollarda akıllı ışıklandırma yapıyor trafik rahatlayacakmış, rahatladı mı trafik. Ben yaya olarak karşıdan karşıya geçerken yine korkuyorum. Bir de vatandaş gibi dolaş bakalım akıllı ışıklar ne kadar işine yarayacak dene ve gör Mustafa Demir. Mustafa Demir bir ii de yıkmadan yapsan ne olur, incilerin mi dökülür?
SORULAR VE CEVAPLAR
Eflatun'a iki soru sormuşlar: Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
Eflatun tek tek sıralamış: "Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler. Yarından endişe ederken bu günü unuturlar.
Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler."
Sıra gelmiş ikinci soruya; "Peki, sen ne öneriyorsun?" Bilge yine sıralamış: "Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Önemli olan; Hayatta en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır.
GÜNÜN SÖZÜ
Sözün en güzeli, söyleyenin doğru olarak söylediği, dinleyenin de yararlandığı sözdür. (Aristo)