Demir Önce Sözünü Tutmalı

Yener Cebbar’ın dünkü yazısını okurken Büyükşehir'de para yok diye üzülelim mi, sevinelim mi? Sorusuna takıldım. Cabbar yazısında soruyu sorduktan sonra Başkan Mustafa Demir’in yıkmak istediği yerleri sıralamış.

Demir’in açıklamalarına göre Cumhuriyet Meydanı çevresini komple yıkacak. Anakent İş merkezi ni yıkacak. AKM'yi yıkacak. Belediye Binasının (U) şeklindeki kısmını yıkacak. Bir de bunların yanında Büyükşehir Belediyesi'ne yeni bina yapacak. Aslında kamu kurumlarının da içinde olduğu 'kamu kampüsü' düşünüyor.
Ben şahsen bunların yıkılması düşüncesine bile üzülüyorum. Çünkü Türkiye’de, Türk Parasının her gün değer kaybettiği, dövizin uçmakta olduğu bu günlerde Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin böyle projelere ayıracak parası var mı önce bu sorgulanmalı. Var mı bu kadar para başkan?
Eğer para varsa önce verdiğin sözleri tutacaksın. Sen daha verdiğin sözleri tutmadan yeni projeler geliştiriyor ve yenilerini düşünüyorsun. Verdiği sözleri tutamayan bir başkanın yeni girişimlerde bulunması düşüncesine kim inanır, ben inanmıyorum.
Demir, Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmeden seçim çalışmaları yaparken vatandaşa bir söz vermişti: “Önce Atakum’u ikiye bölen hafif raylı sistemi yer altına alacağım, orada dükkânlar yapacağım demişti. Başkan madem belediyenin yıkacak kadar parası var, yapacak kadar da vardır, önce verdiğin sözü tutsana bakalım görelim ne kadar sözünün adamısın.

FIRTINANIN HATIRLATTIĞI
Türkiye birkaç gün ülkenin her yerinde doğal afet yaşadı. Fırtına adeta sildi süpürdü ortalığı can ve mal kayıplarına yol açtı. Samsun’da da uçan çatılar vardı, devrilen ağaçlar oldu. Bu fırtına öncelikle uçan çatıların hangi ölçüde saplan yapılıp yapılmadığını sorgulamamız gerektiğini hatırlattı bizlere. Ağaçları yıkan arabaları deviren fırtına çatılarda hasara yol açtı. Fırtınaya çatılar neden dayanamadı? Sorulması ve yanıtının bulunması gereken soru bu. Acaba sağlam yapılmadıkları için mi uçtu çatılar?
Fırtına ayrıca denetimlerin iyi yapılıp yapılmadığının da sorgulanması gerektiğini hatırlattı. Demek ki neymiş fırtınanın verdiği ders, öncelikle sağlam binalar yapmalıyız.

SURİYELİLER VE SAMSUN
Samsun’da işsiz sayısı günden güne artarken dilenciler de artıyorlar. Ancak dilenenlerin büyük bölümünün Suriye’den gelen ve konuk oldukları söylenen ancak yaptıklarıyla ev sahibini azarlar duruma gelenler var ve artık bu işin suyu çıkmaya başladı.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilerin sayısının artması can sıkıyor. Öyle ya, madem bunlar mülteciler neden kendilerine gösterilen yerlerde yaşamıyorlar da benim ülkemin her noktasına dağılıyorlar?Samsun’a Valiliği, Samsunda kaç Suriyeli sığınmacı olduğunu, bu sığınmacılara devletin aylık kaç lira ücret ödediğini, bu ilde kaç Suriyeli sığınmacının kaçak işçi olarak çalıştırıldığını açıklayabilir mi acaba?
Sığınmacı olarak gelen Suriyelilerden kaçının çocuğu doğduğunu bu çocuklara Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığının verilip verilmediğini açıklayabilir mi Valilik? Hiç sanmıyorum çünkü sayıları belki de bilinmiyor, işte asıl tehlike budur. Beka meselesi deniliyor ya işte budur. Türkiye’nin demografik yapısının bozulmasına yol açacak bir projedir bu. İlgililere duyurulur: Madem bunlar konuk, Cuma günleri camilerin önlerinde dilenmelerine izin verilmemeli, bir gören olur da Türkiye konuklarını dilendiriyor derler maazallah.

GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlar çıkarları için hakları için olduğundan daha gayretli savaşır. (Napolyon)