Tarihin tozlu rafları arasında kısa bir tur atalım ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar gelelim;
Yıl 1945,
II. Dünya Savaşı sona erdi. Almanya’nın yenilmesinden sonra Sovyetlerin eline geçen yazışmalar, o güne kadar Türkiye’ye karşı ılımlı olan Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği’nin tavrının değişmesine neden oldu.
Türkiye’ye muhtemel bir saldırı için Romanya’ya asker yığan Sovyetler Birliği, boğazlarda üs, Kars ve Ardahan bölgesini istedi.
Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM)’ye üye oldu.
Yıl 1947,
Sovyetler Birliği ile ABD arasında başlayan I.Soğuk Savaş döneminin başlaması ve Türkiye’nin BM’ye üyeliği ile kazanılan zaman yetmemeye başladı.
Türk-Amerikan ikili antlaşmasının imzalanmasından sonra ABD, Türkiye’ye askeri yardımlar başladı.
***
ABD ile 4 Temmuz 1948’de ekonomik işbirliği antlaşması imzalandı. Anlaşmadan sonra Marshall Planı çerçevesinde 1949-1951 yılları arasında Türkiye’ye ABD’den ekonomik yardımlar yapıldı.
Ülke olarak NATO’nun ilk kuruluşunda dahil olmak istesek de üyelerin Sovyetler Birliği korkusundan dolayı beklemek zorunda kaldık.
1949’da Avrupa Konseyi üyeliğinden sonra gelişen süreçler, Kore’ye asker gönderilmesi ve sonrasındaki gelişmeler sonrası Eylül 1951’de NATO’nun, Şubat 1952’de de TBMM’nin kararı ile Demokrat Parti-Adnan Menderes’in 19.Hükümet döneminde Türkiye NATO’ya resmen üye oldu.
***
Benzer anlaşmalar ilerleyen tarihlerde imzalanmaya devam etti;
1955’te Bağdat Paktı ,
1958’de ABD ile karşılıklı imzalanan 6 maddelik güvenlik antlaşması,
Devamı malum; darbeler, muhtıralar, darbe girişimleri, ayaklanmalar ve kalkışmalar…
***
İşi biraz hızlandıralım ve günümüze gelelim!
25 Mayıs 2016
Bir gün önce göreve başlayan yeni Başbakan sarayda ilk kez Bakanlar Kurulu'na, bir sonraki gün de MGK'ya katıldı. Dışişleri Bakanlığı, bu MGK'da Bakanlar Kurulu'na bir NATO teklifi sundu ve ertesi gün karara bağlandı.
1 Haziran 2016
Darbe girişiminden 45 gün önce!
Resmi Gazete’de 2016/8858 karar sayısı ile 5 bölüm ve 24 madde olarak yayınlanan kararla NATO’ya “Türkiye’ye tezkeresiz/izinsiz müdahale izni” verildi.
Bu kararla; olası bir çatışma halinde, çatışmayı önlemek amacıyla NATO’nun “Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Kuvveti” adı verilen güç, hiç kimseye sormadan ve izine ihtiyaç duymadan 48 ila 72 saat içinde olay yerinde olabilmesine izin veriyor.
7 Haziran 2016
Ergenekon ve Balyoz operasyonları sonrasında "darbeye zemin hazırladığı" gerekçesiyle Şubat 2010 yılında iptal edilen Emniyet-Asayiş Yardımlaşma Protokolü (EMASYA) ya çok benzer düzenlemeler, "Terörle mücadelede etkinlik" gerekçesiyle kanun teklifi olarak meclise sunuldu.
8 Temmuz 2016
Polonya'nın başkenti Varşova'da yapılan NATO Zirvesi'nde Karadeniz'in güvenliği ve Rusya'nın Karadeniz'deki askeri hareketliliği görüşüldü.
14 Temmuz 2016
“Türk Silahlı Kuvvetleri personel kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” resmi gazetede yayınlandı.
Böylece 2010’da, ''Böyle protokol olamaz, olmayacak. Bu işi bitireceğiz" denilerek iptal edilen EMASYA benzeri düzenleme, 6 yıl sonra geri getirilmiş oldu.
Ve bir gün sonra…
15 Temmuz 2016; Darbe Girişimi!..
***
İnsan bu süreçleri özet de olsa gözden geçirince ABD’nin 2002 yılında “ABD ordusunun Türkiye’nin işgalini konu edinen” ve ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı “MILLENIUM CHALLENGE 2002” akla geliyor.
Türkçesi “Binyılın Meydan Okuması 2002” olan bu tatbikat nedense bugünlerde dejavu etkisi yapıyor!
Bir benzerlik hikayesi daha var!
Nihayetinde tüm bu benzer gelişmeler, BOP denilen illetinde adım adın gerçekleştiğini üst üste koyunca 2004 yılında yayınlanan ve ABD’nin Türkiye’ye saldırmasını konu alan “Metal Fırtına” kitabını da hatırlatıyor.
Kitabın ilk çıktığı yıllarda fantastik, bilim-kurgu, politik-kurgu olarak gördüğümüz bu sanal senaryoları bugün maalesef olasılıklar hanemize yazmış bulunuyoruz.