Sunay Akın “Bir Çift Ayakkabı” adlı eserinde İstanbul’daki Sahrayıcedit mezarlığından da bahseder.
Yazar Reşat Ekrem Koçu’nun da bu mezarlığın sakinlerinden olduğunu kayıt altına aldıktan sonra, Koçu’nun 1952 yılında yayımladığı “Tarihimizde Garip Vakalar” adlı eserinde dalkavuklar hakkında bilgi verdiğini dile getirir. Koçu’nun dalkavukları yazarken bu mesleğin 1750-1754 yılları arasında tahta oturan Padişah 1. Mahmut dönemine ait olan fiyat listesini de şöyle belirtir:
-Dalkavuğun burnuna fiske vurma (fiske başına 20 para)
-Başına kabak vurma (20 para)
-Yüzünü tokatlama (tokat başına 30 para)
-Oturduğu setten veya minderden aşağı yuvarlama 180 para. (Bir yeri incinir, kırılırsa tedavi cerrahi parasını latife eden verir)
-Çıplak başına tokat vurma (Tokat başına 45 para)
-Sakal boyanması 60 para
-Yüzüne mürekkep veya kömür ile kara sürme 37 para
-Kuyruğu dışarda kalmak üzere bir fındık sıçanını ağzının içine kapatma 400 para
-Bostan dolabına bağlanarak su içinde bir miktar durdurmak şartıyla bostan kuyusunda bir devir 600 para (Bu latifede birden fazla her devir için 100 para verilir. Dalkavuk boğulur ölürse cenaze masrafı latifeyi yapana aittir)
Gelelim günümüze…
Dalkavukluk var mı, var.
Ücret tarifesi yok mu yok.
Hatta ölüm riski bile yok.
Peki, tarifesi olmaması rağmen fiyatı nedir dalkavukluğun?
Galiba 1. Mahmut döneminden çok daha fazla…
Gelelim günümüzde bu işi meslek seçenlere ve kaç para aldıklarına…
Ben bilmiyorum, kimlerdir, kaç para alırlar…
Tek bildiği nedir biliyor musunuz?
Fiyatı kaç para olursa olsun benden dalkavuk olmayacağıdır…
CHP’DE İÇ SAVAŞ MI?
CHP İlkadım ilçe Başkanı Arzu Sabuncu, partisinin İlçe Kadın Kolları Başkanı Hatice Ceylan Çakır’a saha çalışmasıyla ilgili bir görev verir.
İlçe kadın kolları başkanı Çakır, çok yorgun olduğunu ileri sürerek bu görevi yapamayacağını kendisine bildirir.
CHP İlkadım İlçe Başkanı bu durumu ilçe yönetim kurulu üyeleriyle de paylaşır.
Daha sonraki, kadın kolları başkanının da hazır bulunduğu ilçe yönetim kurulu toplantısı sırasında bu konu gündeme gelince İlçe Kadın Kolları Başkanı Hatice Ceylan Çakır, herkesin huzurunda İlçe Başkanı Arzu Sabuncu’ya dönerek “Sen yalancısın, yalan söylüyorsun” der.
Bunun üzerine Hatice Ceylan Çakır, toplantıdan çıkarılır, Yönetim Kurulunun tamamının imzasıyla Hatice Ceylan çakır tedbirli olarak disipline sevk edilir.
Partiden bazı kişiler araya girerek “Hatice Hanım özür dileyecek, disiplin başvurunuzu geri çekin” diye ricada bulunurlar ama Arzu Sabuncu bu kararından geri adım atmaz.
Ancak İlkadım İlçe Başkanı Arzu Sabuncu’nun ilçe kadın kolları başkanı ile ilgili talebi İl Başkanlığına gelince daha ilginç bir hal alır.
İl Başkanı Dinçer Soylu, üç kişiden oluşan bir komisyon kurarak durumu inceletir ve Hatice Ceylan Çakır’ı disipline sevk etmez…
Türkiye 7 Haziran’da yapılacak genel seçime hazırlanıyor.
Samsun’da ise yönetimler birbirlerini yiyor galiba.
Peki neden?
Birileri bir başkalarının dalkavukluğunu yapmıyor diye mi acaba…
HAKSIZ REKABET OLMUYOR MU?
Akif Çağatay Kılıç AT Parti Samsun Milletvekili aynı zamanda da Gençlik ve Spor Bakanı.
Hatta aynı zamanda da AK Parti Samsun milletvekili aday adayı.
Aday yapılır veya yapılmaz, seçilir veya seçilmez ben işin o tarafında değilim.
Akif Çağatay Kılıç Samsun’da 102’nin üzerindeki aday adayından birisidir.
Türkiye’nin başka illerinde Gençlik ve Spor Bakanı olarak “Şu kadar spor tesisi yaptık” afişlerinin altında bakan olarak imzası olması normaldir.
Ancak yarış içinde olduğu Samsun’da, bu afişlerde bakan olarak imzasının bulunması bana biraz haksız rekabet gibi geliyor.
Çünkü o hizmetleri Akif Çağatay Kılıç yapmamıştır.
O hizmetleri Türkiye Cumhuriyeti Hükümetleri Türk Devleti adına yapmıştır.
Devlet adına yapılan hizmetin altına imza atıp öne çıkmak olmaz.
Biliyorum diğer aday adayları belki seslerini çıkarmayacaklar bu duruma ancak başlarını yastığa koyduklarında akıllarından bin bir düşünce geçecek.
Sahi bu durumda siz başınızı yastığa koyduğunuzda rahat edebilecek misiniz?
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanlık çok ilerledi. Artık görünmüyor.