Cumhuriyet

Yazarlar // 29 Ekim 2014 Çarşamba 00:00

Ragıp GÖKER

28 Ekim 1923 günü “Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz” dediğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, herhalde Türk Milletinin, kendisine olan inancına güvenmiş olmalıdır.

Zira Birinci Dünya ve Balkan savaşlarının ardından Osmanlının art arda aldığı savaş yenilgileri sonucunda SEVR’i imzalayarak topraklarının büyük bir bölümü işgal edilmiş Türk Milleti, ne bilirdi ‘’Cumhuriyet ne demektir”

Yaklaşık 250 bin gencini Çanakkale’de bir o kadarını da o destansı Kurtuluş savaşında toprağa vermiş bir milletin fertlerinin ayakta kalabilmesi bile mucizelere bağlı olmalıydı.

Ki;

Mustafa Kemal Atatürk zaten mucizenin ta kendisiydi.

Bize Millet olmanın erdemini o öğretti.

Başöğretmen olarak her birimizin bu milletin önemli fertleri olduğumuzu da bize öğreten o oldu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun rütbesiz erinden en kıdemli paşasına kadar kahraman silah arkadaşlarına borcumuzu ödeyemeyiz hiçbir vakit.

O destansı Kurtuluş Savaşı sonrasında sağlam temellere oturtarak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti mazlum milletler için de kurtuluş reçetesi olmuştur.

Onun kurduğu laik Cumhuriyetin içeride ve dışarıda hep düşmanları olmuştur. Belki o düşmanlar bugün daha fazladır ve geçmişe göre daha cesur olabilirler ama çevremizdeki Müslüman ülkelerde insanların birbirlerini boğazladıklarını görünce, Ulu Önderimizin kıymetini bir kere daha anlamış oluyoruz aslında.

Düşmanlarımız kardeşliğimizi bozmak istiyorlar öncelikle, bunun içinde kin ve nefret tohumları ekiyorlar yurdumuzda.

Başaramayacaklar ama bundan eminim.

Laik Cumhuriyeti yıkmak isteyen hainler şunu unutuyorlar.

Hain emellerine ulaşmak için bile aslında Cumhuriyetin sağladığı temel hak ve özgürlüklere ihtiyaçları vardır.

Bu bayram, büyük bayram!

Kutlu olsun hepimize.