limanbet limanbet bonus veren siteler bonus veren siteler bonus veren siteler istanbul evden eve nakliyat cappadocia green tour istanbul sex shop jojobet giriş jojobet casino siteleri nakliyat istanbul evden eve nakliyat istanbul eşya depolama
Cumhuriyet nasıl ilan edildi?
Yazarlar // 13 Kasım 2012 Salı 07:58

İsmail BAŞARAN

Aşağıda cumhuriyetin ilanını meclis muhabiri olarak izlemiş Enver Behnan Şahpolyo’nun 29 Eksim 1923 sabahındaki anılarını okuyacaksınız.

“O günlerde bütün gazeteciler ve halk merakta idi. Bir yenilik var… Fakat bu nedir? Bir türlü belli olmuyordu. Ben o zamanlar Öğüt Gazetesinde çalışıyordum. Meclisin bütün toplantılarına devam ediyordum.
Atatürk Çankaya’da kendisine konuk olan arkadaşlarına Cumhuriyet’i ilan etmenin zamanı geldiğini, bildiriyor. Bunun için anayasada değişiklik yapmak gerektiğini açıklıyordu. 28 Ekim 1923 günü konukları gittikten sonra İsmet İnönü ile birlikte anayasada ne gibi değişiklikler yapılacağını görüştüler.
1923 yılının Ekim ayının yirmi dokuzuncu Pazartesi sabahı idi. Güneşli bir hava. Samanpazarı ve Karaoğlan’dan insanlar sel gibi meclise doğru akıyordu. Kalpaklı, başlıklı, fesli erkekler ve bunların arasında kadınlar, meclisin karşısındaki Millet Bahçesi’ne meydana toplanmışlardı.
Halk Millet Meclisinin kararını merakla bekliyordu. Birçokları tanımadıkları milletvekillerine yaklaşıyor, haber soruyordu. Güneş battı. Karanlık bastı. Buna rağmen halk dağılmıyordu. Hepimiz sabırsızlıkla bir haber bekliyorduk. Meclisin dar kapısından bir milletvekili çıktı. Orada bulunan gazeteciler, hepimiz milletvekilinin etrafını çevirdik. Milletvekili:
- Şu dakika içerde pek mutlu ve tarihsel kararlar veriliyor, dedi. Dışarıya sızan haber bu kadardı.
Akşam saat on sekiz kırk beş’ti Millet Meclisi oturumu açıldı. Donuk bir ışık. Sağda dinleyicilere ayrılmış bir yer, solda gazeteciler balkonu, ortada okul sıralarında oturmuş milletvekilleri, Atatürk yok. Bütün milletvekilleri sıkışık bir durumda oturuyorlardı. Bu sessizlik içinde İsmet İnönü: Anayasanın birinci maddesinin “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Türkiye Devletinin hükümet şekli cumhuriyettir” biçiminde değiştirilmesi için görüşme açılsın dedi. Değiştirilmesi istenen başka maddeler de vardı. Değişiklik isteği üzerine birçok milletvekili söz aldı. Heyecanlı konuşmalar yapıldı. Bu sırada milli şair Mehmet Emin Yurdakul söz alarak orada bulunanları “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırmaya davet etti. Bütün milletvekilleri tek bir vücut gibi harekete geçti, ayağa kalktılar. Gün görmüş gaziler, generaller, kalemleriyle, kılıçlarıyla bu memlekete hizmet etmiş kahramanlar dimdik durdular. Sonra hep bir ağızdan “Yaşasın Cumhuriyet” diye bağırdılar. Anayasa değişikliği görüşmeleri tamamlandıktan sonra değişiklik isteği oya sunuldu. Bütün eller “kabul” diye kalktı. Türkiye devletinin cumhuriyet olduğunu belirleyen değişiklik oy birliği ile kabul edildi. Saat sekiz buçuktu. Bu dakikadan itibaren Türkiye Devleti’nin adı Cumhuriyet olmuştu.
Bu cumhuriyete bir başkan seçmek gerekiyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 158 milletvekili katıldı. Ankara milletvekili Gazi Mustafa Kemal Cumhurbaşkanlığına seçildi.
Bu anda Kemal Atatürk meclis salonunda göründü. Alkışlar arasında kürsüye çıktı. Herkes Atatürk’ü dinliyordu. Konuşmasını bitirdiği zaman uzun uzun alkışlandı. Gök gürültüsünü andıran alkışlar arasında Atatürk yerine oturdu.
Halk meclisin önünde bekliyordu. Cumhuriyetin ilanını ve Atatürk’ün Cumhurbaşkanı seçildiğini duyunca coştu. Bu arada 101 pare top atıldı. Top sesleri Türk ulusuna cumhuriyeti ilan ediyordu. Türk ulusu, yıllardan beri hasretini çektiği egemenliğe ve cumhuriyete kavuşmuştu.”
Bugün 29 Ekim 2012 pazartesi…
Aradan bu kadar zaman geçti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Cumhuriyet’in kuruluşu maalesef artık pastane köşelerinde kutlanılmaya kadar düşürüldü.
Geçen süre içinde, insanların Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gitmesine, Cumhuriyet’in kuruluşunu meydanlarda kutlamasına izin verilmez duruma gelindi.
Cumhuriyetle derdi olanlar, padişahlıkla bu ülkeyi yönetmek isteyenler, kendilerini Osmanlı görenler Anayasa’nın ilk dört maddesini asla unutmamalıdır.
Nedir o maddeler?
MADDE 1: Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.
MADDE 2: Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
MADDE 3: Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe'dir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı "İstiklal Marşı"dır. Başkenti Ankara'dır.
MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Unutmak isteyenler için yeniden hatırlatalım; Bu maddeler Türk milletinin topyekun verdiği KURTULUŞ SAVAŞI sonrasında kanla yazıldı, ancak kanla değiştirilebilir.
Benden hatırlatması…

CUMHURİYET VE MUZAFFER ÖNDER
Muzaffer Önder rahmetli, Samsun Belediye Başkanıydı.
Samsun’da bulvarlarda yaptığı göbekler ve parklar nedeniyle acı “Göbek Muzaffer’e” çıkmıştı.
Rahmetli Valilik Binası yanında bir park yapmış ve adına “Cumhuriyet Parkı” demişti.
Muzaffer Önder rahmetli olduktan sonra aradan birkaç yıl geçti.
Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Ziya Yılmaz “Cumhuriyet Parkı’nın” adını “Muzaffer Önder Parkı” olarak değiştirdi ve oraya rahmetlinin bir de büstünü diktirdi.
Rivayet olunur ki Hacı Ziya Yılmaz bu isim değişikliğini yapmayı kafasına koyduktan sonra Rahmetli Önder’in evine gitmiş ve düşüncesini dile getirmiş.
Aldığı cevap ise “Kendisi Cumhuriyet düşkünüydü ve Cumhuriyeti severdi bırakın o parkın adı Cumhuriyet Parkı olarak kalsın” şeklinde olmuş.
Peki, olmuş da Hacı Yılmaz ne yapmış?
Her zamanki gibi kafasına koyduğunu…
Bu uygulamayla Samsun’da Cumhuriyet kelimesinin üzerine bir çizik daha atılmış, siğzğn anlayacağımız.

GÜNÜN FIKRASI
Atatürk'ün öldüğü 1938 yılının 10 Kasım günü, İstanbul Üniversitesi'nde ders okutan bir Alman profesörü, derse girdiğinde öğrencilerinin üzgün halini görünce, yüreği paramparça olmuş bir halde, üniversite rektörüne telefon ederek:
-Bugün ders vermeyeceğim, ne yapayım dersiniz?
-Sizin memleketinizde büyük bir adam ölünce ne yapılırsa onu yapın.
Rektörün bu sözlerine karşılık profesörün cevabi şu olur:
-Almanya'da hiç bu kadar büyük bir adam ölmedi...

GÜNÜN SÖZÜ
Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur. Mustafa Kemal Atatürk

DUVAR YAZISI
Fazla mal göz çıkarmaz yeter ki gözünüze sokmayın